Yaratılmışların en şereflisi olan insan; hayatında yaptığı maddi ve manevi işlerle en yükseğe de çıkabiliyor, aşağıların en aşağısına da düşebiliyor…
Hiç gece uykuya dalmadan önce kendimizin gün içerisinde neler yaptığını tefekkür ediyor muyuz?
Bir düşünelim bugün Allah için vatan ve millet için neler yaptık? İnsanlığa ne gibi bir faydamız dokundu?
Yirmi birinci yüzyılda yaşıyoruz artık. Zaman teknoloji zamanı bilginin en kısa sürede ulaşıla bildiği bir devirde yaşıyoruz…
Doğru ile yanlışı mukayese edebilecek seviyedeyiz. Yalan-yanlışı en kısa sürede çözebilecek zekâmız ve bilginliğimiz var değil mi? Az biraz araştırmak kendimizi geliştirmek yeterli olacaktır...
“Kimse kimseden üstün değildir” diyen bir peygamber’in (SAV) ümmetiyiz, sadece manevi noktada yani takvada üstünlük söz konusudur…
İnançlarımızda ırkçılık yoktur. Hepimiz Âdem (a.s) babamızdan geliyoruz. Aslına bakarsak hepimiz kardeşiz…
Habil ile Kabil’in kavgasını devam ettirmek bize zarar verir. Hayırlı işler yapacaksak Habil gibi olalım…
Peki bu yalan Dünya geçici ve oyalayıcı olduğunu unutmuş gibiyiz… Bizleri ne çabukta aldatmış da farkına varamadık…
Nefsimizin ve şeytanın atına binip habis ruhumuzu ön plana çıkararak çevremize zarar veriyoruz…
Hâlbuki biz insanoğlu yaratılmışların en şereflisi en kıymetlisi olarak yaratıldık farkında mıyız?
Günlerdir medyayı meşgul eden sapıklarla doldu çevremiz, insanlığı sükût etmiş vicdanları çürümüş bu habis ruhlu insanların sokakta gezmesi ve cennet kokulu çocuklarımızın bedenlerine dokunmaları hatta zarar vermeleri kabul edilir bir durum değildir…
Tez zamanda bunların bertaraf edilip ayıklanması, ıslah ediliyorsa ıslahına, edilemiyorsa kısas yapılması elzemdir… Bir daha kimse tevessül etmesin çocuklarımıza zarar vermeye daha doğrusu insanlığa…
Bu görevin asıl sorumluları tüm siyasetçilerdir iktidar olsun muhalefet olsun ivedilikle idamın geri getirilmesi elzemdir.
Çıkıp ta bize kürsülerden idamı bizde istiyoruz demeyin. Eğer biraz vicdanlarınız varsa kendi çocuklarınız torunlarınızı ve raiyetinizdekileri düşünüyorsanız…
Bir emir verip meclise yasayı çıkartıp onaylarsınız bu millet size bu yüzden reyini verdi…
Artık siyasette sert dil kullanmayı bırakalım yukarıda rüzgar esiyorsa tabanda fırtınaya dönüşüyor…
Sosyal medyada insanlar birbirini yiyorlar hakaretler, küfürler ağza alınmayacak sözler sarf ediliyor yapmayın…
Neden an’anelerimizi yok ettik nedir batı hayranlığı, medeniyeti bizden alan batının kokuşmuş sarhoş hayatlarına mı hayran kaldık biz…
Özümüze dönelim o güzel Anadolu örf ve adetlerimizi yeniden yaşayalım, yaşatalım dilimizi, sözümüzü kirletmeyelim kırmayalım ki kırdığımız yerden kırılmayalım incinmeyelim.
Yıllardır iktidarı olsun muhalefeti olsun milli eğitim müfredatında belki de çok şeyler “öğretmiş” olunabilir.
Ma’mafih ne maddi ne de manevi hiçbir eğitim sağlanamadı, bunun en açık örneği içi boşalmış ve sapkınlaştırılmış gençliğimizdir…
Gerçi fen ilimlerini bile doğru düzgün öğretemedik her gelen bakan işleyişi değiştirdi çuvalladık…
Diyanet işleri; ahlak ve manevi değerler konusunda yıllardır “binlerce cami demek eğitim demektir” algısıyla hareket etti.
Lâkin tam manasıyla ahlak ve manevi değerler adına neler yapılabildi? Siyasallaştırılmaktan başka…
Bir takım İslamafobik görüşlerin sayesinde; Ehl-i sünnet çizgisini devam ettiren kimi vakıf ve cemiyetlerin ahlaki düsturlarını gericilik ve laikliğe aykırılık olarak lanse edilip itibarsızlaştırıldı…
Sonrada toplumda modernizelik adı altında zina, ribâ, ahlaksızlık, sapıklık, katletmek, hırsızlık, arsızlık, rüşvet almış başını gidiyor peki sorumlusu kim? siyasi idareciler ve bürokrasi değil mi?
Yeni nesle ilkokuldan başlayarak adab-ı muaşeret dersleri vermek elzem değil midir?
Çünkü okulda masayı sınıf kapısını ve sosyal toplumda kullandığımız tüm çevresel materyalleri kırmak hor kullanmak ahlaki bir erozyonun göstergesidir…
Lâkin bilse ki çocuklar, delikanlılar, gençler ve tüm insanlık. Kullandığımız sosyal hayatın içindeki materyaller özellikle devletinkiler de tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı var...
Onların haklarına tecavüz edemeyeceklerini idrak edilse inanıyorum ki asla bu tarz eylemlere tevessül dahi edemezler… Vesselâm.
Yorum Yazın