Mutlu bir ilişkiyi ne oluşturur? İletişim mi? Dürüstlük mü? Yeni araştırmalar bunlar kadar önemli olan bir konuyu cevap olarak vurguluyor: “Duygusal esneklik”. Rochester Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, duygusal esnekliğin hem aileleri hem de aşkları uzun vadede sağlıklı tutabileceğini söylüyor.
Psikolojik esneklik, bireyin her durumda olumsuz duygu ve düşüncelerden bağımsız olarak duygu ve davranışlarını her açıdan fark edip çok yönlü değerlendirerek anda kalabilmesi ve bu alternatiflere göre bir eylem oluşturmasıdır.
İlişkilerde psikolojik olarak esnek olmak, ilişkiyi dengeli, adil ve samimi hissettirmek için gereklidir. Psikolojik ve duygusal esneklik, romantik ve uzun vadeli ilişkilerde uzun ömürlü olmayı ve sağlıklı ilişkiler oluşturmayı sağlıyor.
Maalesef psikolojik esneklik azaldığında tıpkı kaslarımız gibi duygularımız da katılaşıyor ve duygu bozuklukları oluşturuyor. Ruh sağlığı uzmanları birçok psikolojik bozukluğun sebebinin de bireyin duygusal esnekliğini kaybetmesi olduğunu ifade ediyor.
Araştırmalar, ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişkilerde ebeveynlerin psikolojik esnekliğinin çocukları yüksek düzeyde etkileyebileceğini göstermiştir. Çalışma ortamlarında duygusal esnekliğin iş verimliliği üzerinde pozitif bir etkileşim oluşturduğu belirtilmektedir.
Peki, duygusal esneklik sorunu yaşayan çiftler nasıl sorunlarla karşılaşmaktadırlar?
Duygusal esneklik yoksunluğunda kişiler iletişime aktif olarak katılmak yerine kaçınma, suçlama, aşağılama ve bağırma gibi davranışlara başvururlar.
Duygusal katılık ilişkilerde çiftlerin yaşamına acı ve zihinsel ıstırabı davet etmekle kalmaz, aynı zamanda onların ilişkisi diğerlerini de zehirleyebilir. Pek çok romantik ilişkinin başarısız olmasının nedeni, eşlerden birinin veya her ikisinin de psikolojik olarak esnek olmamasıdır.
Duygusal olarak esnek olmayan insanlar daha fazla sıkıntı ve ıstırap yaşatmanın yanında aynı zamanda ilişkilerinde daha az tatmin yaşarlar.
Özel yaşamlarından daha az memnundurlar ve eşlerine karşı daha az duygusal destek gösterirler. Doğal olarak, partnerleri de ilişkiden pek tatmin olmaz.
Psikolojik olarak esnek olmayan insanların eşlerine bağırmak, aşağılamak, itelemek, fiziksel ve duygusal taciz uygulamaları daha yüksek gözlemlenmektedir. Ayrıca ilişkilerde kendilerini güvensiz hissetmeleri ve güçlü bir bağ kurmak sorunları daha olası olmaktadır.
Psikolojik esneklik bir dizi beceridir, geliştirilebilir; eğer bunları iyi öğrenir ve uygularsanız, kendinizi daha mutlu ve uyumlu hale getirmek için güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda ilişkinizi de güçlendirebilirsiniz.
Duygusal esnekliği artırabilmek için neler yapabiliriz? Tüm duygularımızı fark etmeye çalışmak, duyguyu zihinsel farklı alanlardan değerlendirmek, empati kurmak, değerlendirme kalıplarımızı farklılaştırmak, farklı eylem ve tutumlar oluşturabilmek, duygularımızı farklı zaman açılarından değerlendirmek (duygularımızı gelecek bir zamandan değerlendirmek) gibi diyebiliriz.
.
Bu psikolojik esneklik yeteneği hangi becerileri içermektedir?
- Hem iyi hem de kötü, yeni deneyimlere açık olmak
- Her gün şimdinin farkında olmak,
- Düşünceleri ve duyguları onlara yapışmadan yaşamak,
- Zor zamanlarda bile hayata sağlıklı duygularla algılamak,
- Daha derin duygularla etkileşimde olmak,
- Zor durumlar karşısında bir hedefe doğru adımlar atmaya devam etmek
Duygusal esneklik bireydeki duygusal zekânın en iyi göstergelerinden biridir.
Duygusal zekânın, kişinin kendisinin ve başkalarının duygularını gözlemleme yeteneğini, onları ayırt edebilmeyi ve bu bilgiyi düşünce ve davranışlarına rehber olarak kullanabilme olduğunu biliyoruz.
İnsanın kendi duygularını bilmesi, bunların farkında olması, onları tanımlayabilmesi, duygularını denetim altında tutabilmesi ve olumsuz duygularıyla başa çıkmayı başarması yanında bireyin iş yapma, yaratıcı olma ve en iyi performansı göstermeye yönelik olarak kendi kendisini motive etmesi ve başka insanların duygularını hissetmesi, onların duygu ve düşüncelerinin farkında olması duygusal zekanın çerçevesini oluşturmaktadır.
Özetle, mutlu ve huzurlu bir yaşam için önümüzde blokaj oluşturan duygu, düşüncelerimizi fark ederek; onları değiştirmeye, kontrol altına almaya ya da yoğunluklarını veya sıklıklarını azaltmaya çalışmadan davranışlarımız üzerindeki etkilerini azaltmak ve böylece değer verdiğimiz alanlardaki davranışlarımızı alışkanlık düzeyine çıkartmamız temel amaçtır.
Elinize sağlık. Aydınlatıcı ve örnek olarak alınacak bir yazı olmuş. Tavsiye ve güzel fikirlere uymak ve uygulamak dileğiyle. Sağlıkla yazmaya devam ediniz.
Görkem Kurt
24-06-2021 09:44