İnsan farklılıkları ile anlam oluşturan, başka bir insanla tamamlanan yapboz gibidir.
Sevgi dolu ilişkiler kurmak, ilişkilerinizde yaşanan sorunların nedenini anlamak, gelecekte kaliteli ve sağlıklı ilişkiler oluşturmak için kadın ve erkeklerin ilişki farklılıklarını bilmek büyük önem taşır.
Bu yazımda tüm davranışları kadın ve erkek diye ayırarak kesin tanımlar koymak yerine benzerliklerin gücünden ve yoğunlaşılan tutumların üzerinde durmayı tercih ediyorum. Biliyoruz ki her insan onca benzerliklerimize rağmen özeldir. Kendine has özellik ve duyguları mevcuttur. Bu nedenle her ilişki de kendine has bir iklim oluşturur. Bu yazı, bu güzel iklimde oluşacak olumsuz anlam farklarının en aza indirgenmesi için bir gayret niteliğindedir.
Örneğin siz stresli bir durumdasınız, eşiniz sizi yalnız bırakmak, duygularınızı yaşamanız için sizden uzak durmayı tercih ediyor. Oysa ki sizin tam da ona ihtiyacınız olduğu bir zamanda onun bu tutumu, sizi önemsemediği gibi bir düşünce oluşumuna sebep olabilir.
Öncelikle iyi bir ilişki, sözlerimiz ve davranışlarımıza karşımızdakinin nasıl bir anlam yüklediği ile ilgilidir. Muhatabımızın zihinsel haritasındaki farklılıkları bilmek, söz ve davranışın anlamını ve değerini anlayabilmek ve ona göre tutumlar sergilemek bize çok daha başarılı bir ilişki sunabilir.
Örneğin kadınlar için paylaşmak kendini keşfetmenin bir yolu iken erkekler için içine çekilip düşünmek bunu sağlamaktadır. Genellikle erkekler bir soruna odaklanarak, yani onu en az seçeneğe indirgeyerek çözmeye, kadınlar ise genel çerçeve üzerinde düşünerek çözme eğilimindedirler.
Kadınlar ve erkekler dünyaya farklı gözlüklerle bakıyor gibi bir bakış açılarına sahiptirler. Erkekler parçaları ekleyerek bütüne, kadınlar ise genel çerçeveden detaya doğru bakarlar. Örneğin bir misafirliğe gidilse kadın salonu tamamen gözden geçirdikten sonra ayrıntılarla ilgilenir, erkekse bir parçadan başlar. Bir alışverişte erkek önce alacağı şeyi arama üzerinde dururken kadın ise genel bir göz gezdirmeden sonra ihtiyacına bakma eğilimindedir. Kadınların daha genel bir çerçeve ile hareket ettiklerine bir örnek ise çantalardır. Bir kadının çantasında tahmininiz dışında birçok farklı şey bulunurken , erkek çantası daha küçük ve sade bir özellik taşımaktadır.
Temel duygu gereksinimlerimizde ise sevgi iki taraf için temel olsa da, kadınlarda öncelikler; ilgilenilmek, anlaşılmak ve saygı duyulmak diyebiliriz. Bu duygular eksildiğinde kadınlar kırgınlığa yaklaşmış olurlar. Erkeklerin temel duygu gereksinimlerini ise takdir edilmek, kabul edilmek ve güvenilmek oluşturmaktadır.
Bir erkek olgunlaşıp duygusal yetkinliği arttığı zaman ilgilenen, anlayan ve saygı duyan bir özellik kazanırken kadınlar olgunlaşıp kişisel gücüne eriştiğinde kabul eden, takdir eden ve güvenen yanları ortaya çıkar.
Stres altında duygu, düşünce ve tutumlarda da farklılıklar gözlemliyoruz. Erkeklerde, iletişimi kesmek, kabuğuna çekilmek ve homurdanmak stresin temel belirtileri arasındadır. Genellikle bu tutumları kadınlar farklı algılamaktadırlar. Kadınlar ise aşırı tepki göstermek, tükenmek ve aşırı yüklenmek (çalışma, temizlik, yemek yapma) gibi stres belirtileri yaşanmaktadır.
Erkekler stresi yönetmek için içine çekilip yalnız kalma eğilimindedirler, oysa kadınlar duygularını hissetmek zorundadır. Erkek olaylara nesnel bakmak için duygularla bağlantılarını keser. Peki nasıl bir tutum sergilemeliyiz? Bir kadın stresli iken çözüm önerisi sunmadan iyi bir dinleme yapabilmek onu çok rahatlatacaktır. Erkek stresli ise ona mesafeli durmak, kapandığı yerden çıkmasını beklemek daha iyi olabilir.
Erkekler stres anlarında içine çekilme eğiliminde oldukları halde kadınlar çevresi ve sevdikleri ile daha çok ilgilenme yatkınlığı vardır. Bir kadın böyle zamanlarda eşini de bu kalabalıklarda bulunmaya zorlarsa yanlış bir tutum içinde olur. Erkek stres anında ilgisi daralır ve yoğunlaşarak odak oluşturur.
İlişkilerde alma verme dengesi açısından da farklılıklar oluşmaktadır. Erkeklerde genel tutum bir verip bir alma şeklinde olurken, kadınlar erkeğin on katı verip bir alma tutumu içerisinde olurlar.
Kadınlar ilişkileri uzun çizgi gibi, erkekler ise noktalar şeklinde ilerletirler. Erkek ilişkiyi bir noktaya getirir ve öyle kalacakmış gibi düşünür. Olaylar patlak verirse tekrar yoğunlaşır. Erkekler ilişkilerde itfaiyeci gibi davranırlar; bir sorun olursa koşar sorunu çözer ve bir sonraki soruna kadar uyuma moduna geçerler.
Erkeklerde ilişkilerde sevgiyi kazandıktan sonra tembelleşmelere sıkça rastlıyoruz. İlişkinin başlangıç sürecindeki o enerji sanki hiç yaşanmamış bir duruma gelebiliyor. Bir erkek, kadının fazla fedakârlık yaptığını fark ettiğinde, bunun nedeninin kendi emeği ve gayreti olduğu yanılgısına kapılarak harcadığı emeği azaltma gibi bir yanlışa düşerek tembelleşebiliyor. Bir kadını mutlu ettiklerinde hep öyle kalacaklarına inanırlar. Bu nedenle eşlerinin süreklilik arz eden isteklerini fark etmemiş olabilirler.
Erkekler bir ilişkiye başladığında ilişki düzeyinin hep böyle gideceği düşüncesine kapılırlar, oysa ki kadınların ilişkilerde duygusal çizgileri bir dalga gibi inişli ve çıkışlıdır. Bir erkek bu inişleri içselleştirerek kendisinden kaynaklandığını veya kendisine karşı bir soğukluk olduğu düşüncesine kapılabilir. Bir kadın bu inişleri erkeğin doğru anladığını fark etmesi ve bu konuda onu bilgilendirmesi gerekmektedir.
Kadınlar bilmelidirler ki, daha az verip fazla alan erkek, daha fazla vermeye heveslendirilemez. Kadınların almadan verme kapasitesi çok yüksektir. Bu vermelerin çetelesi sıkça tutulabilir. Kadınlar sevilmediklerini hissettiklerinde daha verici olurlar. Kadınlarda daha fazla almak için vermeleri gerektiğine inanılar. İlişkilerde zayıflama olduğunda kadın daha fazla verme eğilim artar. Çözümün bu olduğunu düşünür. Bu, erkeğin tam tersi bir durum olduğu düşüncesi oluşturabilir.
Benzerliklerimiz bizim için ne kadar önemli ise farklılıklarımızın önemi de bundan az değildir. Duygularımızı, genel eğilimlerimizi bilmek kendimizi anlamak; düşünce ve davranışlarımız üzerinde kontrol sağlamamızı ve kendimizi yönetebilme becerisi oluşturur. Faklılıklarımızı bilirsek anlar ve mutlu oluruz. Unutmayalım ki, her insan özeldir ve kendine has özellik ve duyguları mevcuttur. Bu bizim ön kabulümüz olmalıdır. Her ilişki kendine has bir iklim oluşturur.
Yorum Yazın