“Bir insanın kalbine giden yol,
Onun en değer verdiği şeylerle ilgili konuşmaktır.”
Dale Carnegie
Size gülümseyerek, nazikçe “günaydın” diyen bir insan hayal edelim. Zihninizde canlanan resim nasıl bir resim olurdu?
Karşılaştığınızda size bakmadan günaydın diyen bir insan hayal edelim. Bu insan hakkında hissetiğiniz duygu ne olurdu?
Başarılı bir iletişimin kısa yol tuşlarının ilk saniyelerde oluştuğunu biliyor muyuz?
İnsanlar hakkında olumlu veya olumsu kararlarımızı birkaç saniye içinde veriyoruz.
Az bir zaman içinde verimli ve etkin bir iletişim için gerekenler; öncelikli olarak,
Gülümseme, sözcüklerimizi beden dilimiz ile destekleme, pozitif bir dil kullanmayı iletişimin en büyük bonusları olarak sayabiliriz.
İletişimde pozitif dil kullanma, bilinçaltımızı olumlu besleme ve sağlıklı düşüncenin temel taşlarındadır. Bir annenin çocuğuna “lütfen üzerini kirletme dediğinde” zihninizde canlanan resim nedir? Temiz bir resim mi yoksa kirli bir resim mi? Bilinçaltı olumlu olumsuzu fark edemez duyduğunu canlandırır. Bu nedenle iletişimde olumlu kelimeler kullanmak daha doğru olur “Lütfen üzerin temiz tut” gibi. Temiz kelimesi beynimizde olumlu bir alan oluşturur.
İletişime doğru başlamanın sırrı nedir? İletişimde ilk karşılaşma önemli midir? Niçin ? gibi sorurların cevapları bize doğru iletişimi gösterir.
Beyin programlama dili (NLP) , bir insanla ilk karşılaştığımız anda, beden dili, mimikleri ve ses tonu gibi öğeleri tarayarak o kimse hakkında olumlu veya olumsuz bir yargıya vardığımızı; nasıl bir insan olduğu ile ilgili zihinsel yargılarımıza sadece birkaç saniye içinde karar verdiğimizi, beynimizin bu yargılarla ilgili otomatik tanımlama (zihinsel kısa yol) ile karar verdiğini belirtiyor.
İnsanların sizle ilgili izlenim oluştururken ilk olarak “cana yakın veya soğuk bir kişi” gibi sınıflama yaptığını, eğer sizi cana yakın olarak algılamışsa zihninde diğer olumlu kişilik özellikleri ile birleştirdiğini biliyoruz.
Hayatımızın kalitesi, kendimiz ve başkaları ile kurduğumuz iletişime bağlıdır. İç ve dış iletişimimizi geliştirmemiz bizi saygı duyulan, önemli ve değerli bir konuma getirecektir.
Eğer yalnızca kendi söylediklerimize odaklanırsak eksik iletişim gerçekleştiririz. İletişim bizim ne anlattığımız değil karşıdakinin ne anladığıdır. Muhatabınızın ilgisi sizin ifadelerinizden çok, kendini ifade etmesi ve fikirlerini belirtmesidir. Günümüz insanının en büyük derdinin anlaşılmak olduğunu söyleyebiliriz.Kendi düşünce dilini değil karşıdakinin dilini konuşabilmek kendimizi ifade etmenin ve etkin insan olmanın sırrıdır
Siz, insanlarla başarılı bir iletişimi nasıl kuruyorsunuz? Peki, bir insanla iletişime geçtiğinizde sizin güçlü yanınız nedir? Kurduğunuz iletişimde onun için en uygun yöntem ne olmalı? Bir İletişimde dikkat ettiğiniz teknikler nelerdir? gibi sorular bu konudaki hazır bulunuşluk ve becerimiz ile ilgili ipuçları veriyor.
Eğer güçlü ve etkin iletişim kurmanın çok basit ama önemli birkaç sırrı olduğunu bilseniz ne yapardınız?
İletişim kurmada ve insanları etkilemede çok önemsediğimiz ” sözcük”lerin sedece yüzde yedi olduğunu biliyor muyuz? Oysa beden dilinin yüzde 55, ses ve tonlamanın ise yüzde 38 oranında olduğunu bilmek de bizim için çok daha önemli.
Söylediğimiz sözlerimizden daha fazla dikkat etmemiz gereken konuşurken beden dili dediğimiz, el kol hareketleri, mimikler, gözler ve yüz ifademizdir.
İnsanlar bizim ne söylediğinizden çok nasıl söylediğiniz ile ilgilenirler.
Bu nedenle kendimizi doğru, etkin ve başarılı ifade etmede dikkat edilecek tekniklerin başında uyum-bağ kurabilmek gelir. İlk karşılaştığımızda fiziksel, duygusal ve zihinsel uyum-bağ kurulabilme önemlidir. Fiziksel uyum derken insanın bedensel duruş şeklinin benzerini yapmak, el ve kol hareketleri , oturma şekli gibi veya konuşma hızına yakın konuşmak, ses tonunu benzer şekilde ayarlamak gibi fiziksel durumları içerir.
Multu, hüzün ve heyecan gibi duygusal durumları ifade etmek ve yansıtmak duygusal bağ kurmamazı sağlar. Duygusal bağ kurmak, anlatılanları anladığımızla ilgili önemli ip ucu verir ve davranışın devamlılığını sağlar. Unutulmamalıdır ki insanlar kendilerine benzeyenlerden hoşlanırlar.
İnsanların kişilik tipi ve iletişim biçimini tespit edip ona göre davranmamız bize daha olumlu sonuçlar verir. Unutmayalım! “Ateş mumu eritirken yumurtayı katılaştırır”
Kişinin konuşurken zihin haritası, kullandığı kelimeler, kelimeleri kullanış biçimi ve konuyu ele alış tarzı bize onun zihin yapısı ile ilgili bilgi verir. Etkin bir dinleme ile tespit ettiğimiz zihinsel konularla ilgili olarak onun konuştuğu ve ifade ettiği konularda benzer kelime veya cümle yapılarını kullanarak uyum – bağ kurabilmek, iletişimde kaliteyi artırmanın diğer sırrıdır.
En yakın dostlarınızı sizin için farklı ve özel kılan nedir? Niçin onlar diğer insanlardan farklı olarak kendinize yakın insan olarak kabul ediyorsunuz? Bunun önemli bir sebebi kendinizi onlara ifade edebiliyor olmanız ve sizi anlayabiliyor olmaları değil midir?
Doğru bir iletişimin yol haritası ise etkin dinlemedir. Başarılı bir iletişim için Fil kulağı ile dineleme dediğimiz, etkin dinleme yapabilmemizdir. Dinlerken soz-ses ve beden dili ögelerinin tamamına dikkat edebilirsek ve onları aktif dinleme alani içinde alabilirsek muhteşem olur.
Düşüncelerimizi direk söylemek yerine güçlü ve uygun soru sorarak insanları düşündürmeyi tercih etmek bizim için çok daha başarılı ve faydalı olur.
Soru sormak bilinçaltının hazinelerine giden haritadır ve düşünmeme ihtimali yoktur. Ne düşünülmesini istiyorsanız soru sorabilirsiniz.
Güçlü ve doğru sorular, insanın kendisinin bile açamadığı zihninin ve bilinçaltının tüm kapılarını açtırma kudretine sahiptir.
Ne düşündürmek istiyorsak soru türünü ona gere tercih edebiliriz. Örneğin, çocuğumuz akşam eve geldiği zaman ” Oğlum, bugün güzel olan ve seni mutlu eden şeyler nelerdir? dediğimizde çocuğun zihninde canlanan resim olumlu olan durumlar iken, “Oğlum bugün nasıldı? Kötü bir şey yok değil mi” dediğimizde , zihnin düşündüğü alanlar olumsuz alanlar olmaktadır.
Yorum Yazın