Aslında her çıkışın bir inişi, her inişinde bir çıkışı vardır.
Bu bazen kısa soluklu olur, bazen de uzun soluklu olur. Hedefe gitmek için, bu sizin kondisyonunuza, istikrarınıza bağlıdır…
Her büyük yangın bir kıvılcımla başlar. Her terakkiyât mücadelesi de bir kahramanla zafere ulaşır…
Türkiye’nin zaferi de “Van Münüt” ile başladı ve büyüdükçe büyüdü. Yıl 2009; Ocak Davos hava soğuk, sözler sert ve net.“Sayın Peres benden yaşlısın. Sesin çok yüksek çıkıyor. Bu suçluluk psikolojisi, siz öldürmeyi iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları öldürdünüz. Bu insanları öldürenleri alkışlamak insanlık suçudur”.
Bunu genel olarak kendini, sözüm ona üst akıl, alt akıl medyadaki yandaş yazarlar, hep menfi olarak görenler, batılı köhnemiş zihniyetler kurgu, tribünlere oynama olarak değerlendirdi…
İşin aslını göremediler yani basiretleri yoktu. Türkiye ne yaparsa yapsın onların tefessüh etmiş, zihinlerinde hayat bulmadı. Hep ülkelerini küçük gördüler, batıya hizmet etmeyi büyük gördüler.
Yıl 2017 Aralık ayı yine hava soğuk ve sert BM de alınan karar, o dönemin tohumlarıydı. ABD ve İsrail’e verilen net cevaplar “Van Münüt“ neşv-ü nema filizlendi “bir dakika” tüm Dünya’da yeşerdi sonucunda “Kudüs Filistin’indir” kararı çıktı.
Tarih 27 Mayıs 2010; Gazze’ye doğru yola çıkan yardım gemisi, Mavi Marmara’ya hain İsrail’in militanları saldırısı sonucu, 10 Müslüman’ı şehit etti. 30 kadar Müslüman’ı da yaralamıştı.
Mavi Marmara organizasyonu yapan bazı aydınlar, ne hikmetse o gemide yer almadılar. Yoksa kulaklarına bir haber fısıldayan mı oldu!
Fetö elebaşı hainleri ve iş birlikçileri yardım yerine ulaşması için gayret edecekleri yerde, “İsrail’den izin alınması lazımdı”, diyerek safını belli etmişti.
Ma’mafih İsrail’in 2013 de özür dilemesi ve tazminata mahkûm edilmesi de bir zaferdi…
Hemen akabinde 17-25 Aralık 2013 fetöcülerin savcısı Zekeriya ÖZ vasıtasıyla bir darbe girişimi, hükümeti düşürme fetö medyasına servis edilen o montajlı kaset ve fotoğraflar...
Algı için para sayma makineleri, ayakkabı kutularına koyulan dolar dolu fotoğraflar, Zaman, Hürriyet, Cumhuriyet ve Sözcü gibi gazetelere operasyon sırasında servis edilmeleri.
Bakanların ve bürokratların evlerine baskınlar, çocuklarını içeri almaları, baskında dalga geçer gibi, fetöcü polislerin lahmacun yemeleri ve bunların hepsi çok uluslu operasyonlardı.
Milletin aklıyla alay edilmişti lakin zaferle sonuçlandı…
17-25 Aralık çok uluslu darbenin akabinde 30 Mart 2014 yerel seçimlerde millet yine hainlerin oyunlarına prim vermeyerek, istikrarla devam diyerek bir tokatta orda vurdu. Buda bir zaferdi.
Oyunlar bitmemişti 7 Haziran 2015 genel seçimlerde fetöcülerin Ak partiyi yıkmak için dış güçlerin de yardımlarıyla dâhilde ve hariçteki propagandaları sonuç vermedi. Lakin ak parti için de istenilen sonuçta gelmedi.
Milletin, ak partiye ve tüm siyasetçilere verdiği bir ihtardı, aklınızı başınıza alın.
Hemen akabinde erken seçime gidilerek 1 Kasım 2015 te yeniden genel seçim yapıldı. Asıl sonuçlar yine milletin desteğiyle, bir zaferde orada kazanıldı.
Bu arada tüm oyunlar çok uluslu devam ederken geldik. 15 Temmuz 2016 çok uluslu dış mihraklarında ortak olduğu darbe girişiminde bulunan fetöcüler.
Dış güçler ve avanelerine necip milletin okkalı bir Osmanlı tokadını tam da ağızlarının ortasına vurarak, artık yeter diyerek, Dünya da başarılması çok zor olan bir büyük zafer daha tarihe altın harflerle yazıldı.
250 şehit ve binlerce yaralı, buna tiyatro diyen hainler sürüsü…
Bizim ülkemizi de tıpkı Mısır, Suriye ve Filistin gibi işgal edeceklerini zanneden batılılar hüsrana uğradılar bombaları ellerinde patladı.
Bu kadar ağır yükü olan başka bir millet var mıdır? Kanaatimce yoktur, çünkü diğer ülkeleri gördük teslim aldılar, istedikleri bir adamı başına geçirdiler, sömürüye devam ediyorlar.
Türkiye’nin yükü ağır işi zor, mazlum coğrafyanın yükünü taşı hem haçlılarla savaş hem içerdeki ihanet şebekelerini temizle.
Onlara karşı her daim dik durmak, uyanık olmak, vatana göz dikeni ezmektir.
Mücadeleye durmadan, yorulmadan, gevşemeden tüm millet olarak devam etmek zorundayız.
Siyasetin mutfağında olmamız hasebiyle 2014 yerel seçimlerde Pursaklar belediye meclis üyesi adayı olmuştum.
O dönemde muhafazakâr bir partinin Pursaklar ilçe başkanlığını yaptığımdan ötürü dönen dolapları ve ayak oyunlarını iyi biliyoruz.
Kimlerle ittifak edildiğini, kimlerle neler konuşulduğunu, oynanan oyunu görüp, görevli bulunduğum partimden istifa etmiştim.
2015 genel seçimlerinde Ak parti Ankara 2. Bölge de Millet Vekili A. adayı olduk. Sahada Fetöcülerin kimlerle çalıştığını ve sağ kesim dediğimiz küçük ölçekli partileri kimlerin kullandığını da iyi biliyoruz, hadiselere şahidiz.
Önümüzde artık çok kısa bir süre kaldı yine seçimler geliyor, yine büyük oyunlar peşinde olanlar var, çatı adayı çıkartma telaşındalar, yine inanıyorum hezimete uğrayacaklar.
Lakin, Ak Parti teşkilatlarını ve siyasetin içindeki kriptoları, bürokrasiyi temizlemesi önem arz etmektedir.
Devletimize bu ülkeye hizmet edecek neferlere ihtiyacımız var. Birlik ve beraberliğimizi bozmadan aynı istikrarlı bir şekilde, yolumuza devam etmemiz elzemdir.
Bizim gidecek ve sığınacak başka bir vatanımız yok, vesselâm.
Yorum Yazın