Zulümle abat olunmayacağını öğrendiler. Artık cuntacıların kimisi toprak oldu kimileri zindanı bekleyecek. Hain cuntacılar acımadan masum insanları idam ettiler.
Kardeşi kardeşe kırdıran kanlı darbelerin köhnemiş zihniyeti batsın yerin dibine…
Çiçeği burnunda körpecik o dönemin gençliğini kimilerine solcusun dediler, kimilerine sağcısın diyerek verdiler ellerine silahları.
Kendileri ise duvarların arkasına geçip pencereden seyredip pipolarını yakıp keyifle güldüler, bu taze güllerin birbirini kırmasını seyrettiler.
Temennimiz şudur gönlümüz arzu ediyor ihanet edenlere karşı idam getirilmesi…
Ordunun içinde bir takım batı hayranları ve Natoya bağlı subaylardan oluşan şahısların kimi zaman hükümete muhtıra verip kimi dönemler de darbe teşebbüsünde bulundular. Bazıları uyarı mahiyetinde kaldı bazılarını kanlı darbeye dönüştürdüler.
İşte Türkiye tarihinde günümüze kronolojik darbeler ve muhtıralar.
1913 Bab-ı Ali Baskını;
Balkan Savaşları'ndan sonra zuhur etmeye başladı. Bulgarların Edirne'yi alacak duruma kadar gelmeleri. Akabinde Sadrazam Kamil Paşa Hükümeti'ni sorumlu tutmaktaydılar.
Ma’mafih netice itibarıyla savaştan alınan kötü sonuçlar sebebiyle, İttihat Ve Terakki önderliğinde ihtilal hazırlıkları başlatıldı. 23 Ocak 1913 günü o zamanlar binbaşı olan Enver Bey önderliğinde Bab-ı Ali'ye girildi.
Dönemin Harbiye Nâzırı Nâzım Paşa silahla vurularak öldürüldü. Sadrazam Kamil Paşa'ya ise zorla istifa mektubu imzalatıldı. Mektup, padişah V. Mehmed tarafından kabul edildi.
Yeni Sadrazam ise, 31 Mart Vakası sırasında da büyük başarılar gösteren Mahmut Şevket Paşa oldu. İşte bu baskın Türkiye Tarihi'nin ilk ihtilali olarak değerlendirilmektedir.
27 Mayıs 1960 Darbesi;
1946 yılında çok partili hayata geçen Türkiye, hemen akabinde yapılan ilk seçimlerde 1950'de yüksek bir oyla iktidara gelen Demokrat Parti yönetimi CHP’nin 27 yıllık bu seçimle siyasi hayatına son verdiler. Adnan menderes ilk dönemlerde ülkeye sıçrama yaptırdı. Bundan rahatsız olan batılılar ve yenilgiye uğrayan CHP gerilimi iç karışıklığı tetiklettiler.
Akabindedarbe hazırlıkları başlatıldı. Başta üniversite öğrencileri olmak üzere halkın da bazı kesimleri iç karışıklıklara destek vermişti.
Nitekim askeri müdahale, 27 Mayıs 1960 gecesi darbe yapıldı.Müdahale, “37 subay tarafından planlanmıştı”. 11 sanık da oy çokluğuyla ölüm cezasına çarptırılmıştı.
Eski TBMM Başkanı Refik Koraltan, eski Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun (tüm rütbeleri sökülerek er rütbesine indirilmişti), DP’lilerden 9 kişi ise oy çokluğuyla idam cezasına çarpıtırdılar.
Adnan Menderes (Başbakan), Fatin Rüştü Zorlu (Dışişleri Bakanı) ve Hasan Polatkan (Maliye Bakanı) bunlarla birlikte 15 kişi idam edildi.
DP’nin önde gelenlerinden 31 sanık ömür boyu hapis cezasına çarptırılırken, 418 sanığa 6 ayla 20 yıl arasında değişen çeşitli hapis cezaları verilmiş, 123 sanık beraat etmiş, 5 sanık hakkındaki dava düşmüştü. Zarar gören yine Türkiye oldu…
22 Şubat 1962 Ayaklanması;
22 Şubat 1962 tarihinde Talat Aydemir ve arkadaşlarının darbe yapma planlarıydı lakin tutmadı.
Ordu içindeki 27 Mayısçıların tasfiyesi için, 20 Şubat günü atama ve gözaltına almalara karşı bir direniş başlatıldı sonuç hüsrandı...
İnönü’yle pazarlığa oturup Talat Aydemir ve çok sayıda teşebbüs eden subaylar emekliye sevk edilip haklarında dava açılmadı.
Birçok subayında görev yerlerini değiştirdi dönemin hükümeti ama rahat durmadılar yine…
12 Mart 1971 Muhtırası;
1969 seçimlerinden sonra Süleyman Demirel yönetimindeki Adalet Partisi iktidara gelmişti. CHP ise ana muhalefet konumundaydı.
Fakat 1968 yılından beri süre gelen anarşi ve terör olayları ülkeyi günden güne yıpratmaktaydı.
Sonuç olarak 12 Mart 1971 tarihinde Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Celal Eyiceoğlu ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur tarafından Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a bir muhtıra verildi.
Mektupta hükümetin istifası isteniyordu.
Bunun üzerine Başbakan Süleyman Demirel istifasını sundu. Yeni kurulacak partiler üstü hükümet için CHP Kocaeli Milletvekili Nihat Erim, Başbakan seçildi. 26 Mart günü CHP'ye istifasını sunarak bağımsız bir başbakan sıfatıyla partiler üstü kabine kuruldu…
12 Eylül 1980 Askeri Kanlı Darbesi;
Silahlı kuvvetler yönetime el koydu. Kiminle? Batı yanlısı subaylar ve Natocular…
Tabi 1971 muhtırası tam olarak amacına ulaşamamıştı. Ülkede terör, anarşi ve milli güvenliği tehdit eden unsurları körüklediler.
1972 yılında başta Deniz Gezmiş gibi bir takım sol cenahta olan ama vatan sevdalısı devrimcilerin idamını solcuları da galeyana getirmek için yaptılar.
Kimlerin yaptığını hepimiz biliyoruz solcu, solcuyu astırmıştı…
Bu hadiselerin üzerine olaylar daha da alevlendirip, silahlı çatışmalar artmıştı. Artık ülkede neredeyse her gün bir bomba patlıyor, kahvehaneler taranıyordu. Sağ ve sol görüşlü gençler üniversitelerde birbirlerine saldırıyordu.
1979 yılına gelindiğinde darbenin ayak sesleri kendini göstermeye başlamıştı. 19 Temmuz 1980 tarihinde Nihat Erim'in suikasta uğraması da olayların patlak verdiği bir dönüm noktasıydı. Sonuç itibarıyla 12 Eylül 1980 gece yarısında yapıldı.
Nihayetin de “650 bin kişi gözaltı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 50 kişi idam edildi, 171 kişinin ‘işkenceden öldüğü’ tarihi belgelerle belgelendi”.
28 Şubat 1997 post-modern Darbesi;
Meşhur 54. hükümet rahmetlik Necmettin Erbakan'ın başbakan, Tansu Çiller'in ise dışişleri bakanıydı.
28 Şubat 1997 tarihinde toplanan Milli Güvenlik Kurulu'nun irticaya karşı başlattığı ordu ve bürokrasi merkezli bu süreç, post-modern darbe olarak hafızalarımız da kaldı. Sözüm ona Müslüman olan bir ülkede irticayla mücadele ediyoruz, adı altında başörtüsü yasaklanmıştı.
Pek çok öğrenci ve kamu personeli başörtülü oldukları daha ötesi farz olan namaz bile kılmak irticaydı. Bu gerekçelerle devlet kurumlarından uzaklaştırılanlar ve işten atılanlar olmuştu...
Türkiye’ye yapılan kumpaslardan cemaatlere saldırmak için aczmendi lideri Müslüm gündüz ve Fadime şahin oyunu. İmam hatipler meslek liselerine dönüştürülmesi kararı alındı.
En acısı da bu süreci Yahudilerin yönettiğiydi. "İrticayla mücadele eylem planı" ile anılan bu süreçte verilen kararların ve yaptırımların uygulanıp uygulanmadığı denetlemek için Çevik Bir öncülüğünde Batı Çalışma Grubu kurulmuştu, yani fişleme grubu, aslında bu çok uzun sürecek bir süreçti lakin balonları çabuk patladı ihanet projesi ayaklarına dolandı tutmadı.
27 Nisan 2007 e-muhtırası;
27 Nisan 2007 tarihinde, saat 23:00 sıralarında dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt komuta zinciri tarafından yapılan sözüm ona basın açıklaması adı altında Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerinin aşındırılmakta olduğu belirtilmiştir. Kamuoyunda genel olan görüş, basın açıklamasının bir e- muhtıra mahiyetinde olduğu yönündeydi.
Yine o dönemde hükümete laiklik üstünden ayar verilmeye çalışılmış yani aba altından sopa göstermişlerdi… Başarısız oldular laiklik türküsü tutmadı…
15 Temmuz 2016 hain fetöcüler ve batının kanlı Darbesi;
Tarih 15 Temmuz 2016 Başkent Ankara'da F16 uçakların alçak uçuşları ve helikopter seslerinin duyulmasıyla darbe yüzünü göstermişti…
İstanbul köprüsü bir kısmı darbeci askerler tarafından kapatıldı.
İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok şehirde tanklarla cuntacılar sokaklara indi.
Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Başbakan Binalı Yıldırım, Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül vs. canlı yayınlara telefonla bağlanarak halkı sokağa çıkmaya davet etti.
Bu necip millet çağrıya uyarak meydanlara akın etmeye başladı. Bazı vatandaşlarımız tankların önüne yatarak canları pahasına tankları durdurmayı başardı. Önlerini kesti ve durdurulan tankların üzerine çıktı.
Çoğunluk Askerin içinde bir kısmı da polisin içinde olan hain fatöcülerin ve işbirlikçilerinin sivil halka ve kendi meslektaşlarına acımadan kurşunlarla ve bombayla şehit ettiler.
Fakat milletimizin kahramanlığıyla sabah 06.00’dan sonra Boğaziçi Köprüsü üzerindeki askerlerin silahlarıyla teslim alındı.
Ancak gece boyunca pek çok vatanperver kahraman asker ve polis ve sivil insanımız şehit ve gazi oldular. Bu vatana canını seve seve veren Gazilerimize de acil şifalar diler tüm aziz şehitlerimizin Ruhları şad mekânları cennet olsun…
Aslında uzun, uzun yazmak icap eder, lakin bu darbelere artık millet olarak pirim verilmemektedir. Bunun göstergesi 15 Temmuzu yaşayanlar olarak halk devletine, vatanına sahip çıkmıştır. Yazmak istediğimi milletimiz fiilen yaptılar. Darbecilere hadlerini bildirdiler. İşte bunun adı yeni Türkiye’dir. Vesselâm…
Yorum Yazın