Bu oyun hiçte yabancı değil aklıma Ergenekon, balyoz ve 17-25 Aralık davaları; Helikopter kazası geldi…
Tıpkısının aynısı Arap yarım adasında yaşanıyor.
Batılılar dahilide ki maşalarının eliyle yaptırılan senaryolar, entrikalar dalga dalga üzerimize gelebilir tedbir alınması önem arz ediyor.
Misalen hatırlayalım, Rahmetlik Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopteri düşürüldü. Ergenekon da gizli tanıktı, özel bilgiler vardı. Çantası kayıp… bulunamadı. Uydudan her şeyi dinleyebilen, fotoğraf çekebilen birçok ülke ne hikmetse bulamadı. O kirli eller bunu da kararttı.
Balyoz davasında neler yapıldı, bu kodlarla düğmeye basıldı. Çarşaf, Sakal, Suga ve Oraj eylem planlarından oluşuyordu bu isimlerde şifrelidir. Her birinde ayrı manalar vardı.
Yıl 2010 üç yüz altmış sanıktan iki yüz elliden den fazlası tutuklandı. Bakanlar hakkında suçlamalar yapıldı. Emniyette; askeriyedeki subay, astsubay üst düzey müdürler alındı. Bürokraside alımlar oldu.
Hükümete yönelik fetöcü polislerin ayakkabı kutularına paralar bırakma senaryolarıyla biranda gündeme şok etkisi yapıldı.
Bunlar bahane edilirken, bunlarla uğraşırken fetöcü savcılar konuları sulandırıp hükümeti yıpratma politikası güttüler. Gaye hükümeti başarısız yapıp devleti ele geçirip Sayın RECEP TAYYİP ERDOĞAN’ı göndermekti, tutmadı.
Bütün planlar darbeye yönelikti; ordunun tasfiyesi, emniyetin tasfiyesi hepsi birer oyundu.
Hemen akabinde 15 Temmuz darbe planlandı dış mihrakların da büyük bir katkısıyla içerdeki fetöcülere yaptırdılar. Onlarda milletin duvarına toslayıp oyunları yine bozuldu.
Şimdi Arabistan yarım adasında olanlarda aynı. Prensler alındı. Eski bakanlar alındı. Bürokratlar, general, polis vs.yolsuzluk iddiaları senaryosu aynı ikiz kardeş gibi…
İçinde sekiz kişi olan bir prens, vali, emniyet müdür vs.yemen yakınlarında helikopter düştü.
Prens batı karşıtı ama şimdi kazada sırlarla dolu bir ölüm… Sizce gerçekten helikopter düştü mü? Tıpkı rahmetlik Muhsin reisin ki gibi düşürüldü mü? Çok manidar…
Hadiseler hiçte yabancı değil, buradan nereye gidilecek? Eğer bu yangın bertaraf edilemezse, Müslüman âlemi uyanmazsa tüm Arap yarım adasıyla birlikte Türkiye’ye de sıçrayacak.
Tabi dışarda bunlar olurken içerden de boş durulmuyor milleti hükümete iktidara yönelik bıktırma, nefret ettirme projeleri yapılıyor. Organize işler…
En yakın tarihte araçların cam filmi eziyeti ne oldu da hemen yasak getirilip aynı günün sabahı cezalar kesiliyor kriptolar durmuyor.
Motorlu taşıt vergisinin uçuk bir rakamla alınacağının açıklanması gibiydi. Ta ki Cumhurun başkanı devreye girene kadar...
Araçlardaki cam filmi hadisesini de eğer yanlış anlatılmazsa Reise bu işte çözülecektir ümit varız.
Çünkü hadiseler farklı cereyan ediyor. Cam filmini yaptırana bir maliyet, geri söktürmeye ayrıca külfet, bunun sonucu hem millete hem de milli servete zarardır bilenler için.
Ayrıca milli eğitim müfredatıyla çok sık oynanması ve bir türlü sistematik hale getirilememesi de kanayan yaralarından birisidir.
Bu karasızlık ebeveynleri ve kitap üreticisini, tüketicisini yoruyor. Bunlar Milli servete zarar, ayrıca geri dönüşü olmayan zaman israfıdır. Tonlarca basılan kitap çöpe gidiyor.
Bu argüman kullanılarak Milletin nazarında algılar yapılıyor acilen bununda düzenlenmesi elzemdir.
Milletin sahada nabzını tutacak ve bu nabzı Sayın Cumhurbaşkanına eksiksiz, katıksız net temiz bilgileri iletecek babayiğitlere ihtiyacımız var.
Aksi takdirde önümüzdeki seçim riske giriyor alttan alttan oyuluyor...
Bu hadiseler özellikle devletine, milletine müştak olanları tasfiye edip Müslümanların birbirine güvenini kırmak itibarsızlaştırmaktı.
Asıl gaye ve maksat bu yöndeydi. Bir nebzede olsa başardılar diyenler oldu.
Lakin bunlar kimlerin önünü açtı; ulusalcıların, kripto fetöcülerin, batı hayranlarının, Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürdüler…
Tekrar toparlanma vakti ümit ediyorum Cumhurbaşkanımız bunları görür. Etrafına da iyi bakarak ekibini revize etmeli mi, olabilir aslında.
Reisin millet namına hareket etmesi, milletin hislerine tercüman oluyor. Peki ya haberdar edilmediği işler, nasıl müdahil olacak oda muamma…
Merhum Akif’in İstiklal Marşımızda dediği gibi;
“Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli,
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.”
Emperyalistlerin oyunlarını tek tek bozup... O kirli ellerini ülkemizin üzerinden kesip atacağız, hep birlikte Bİ-İZNİLLAH…
Yorum Yazın