Dilimize pelesenk olduğu kadar gözümüze, gönlümüze,evimize,hayatımızın hemen hemen her anına ortak olmuş bir unsur;Sosyal Medya.
Modern yaşamın bir parçası olan teknoloji ve internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte evlerimize aldığımız sosyal medya acaba ismi kadar sosyal mi?Yoksa birer yalnızlık aracı mı?Düşündürücü.
Facebook,Instagram,Twıtter… daha daha fazlası.Pek çok hesap pek çok bilgi,şifreler,
paylaşımlar,beğeniler,yorumlar,takipler vs. vs.ler.Hayatın monotonluğundan yoruculuğundan şikayet edip yalnız kalmaya ihtiyacı olan bizlere fazla değil mi?
Teknolojinin ileri boyutlarından biri de bağımlılık olsa gerek.Beraberinde gelişen sosyal medya akımı.Çığ gibi büyüyen sahte kitleler,kimlik bocalaması yaşayanlar,sahte gülücüklü bol fotoğraflar.”Kocişinin Kahvaltısı” “Bebişinin Maması” “Canısının Mutfağı” … Aman da aman.
Aşklarını ispat etmeye çalışanların,dostlarından hiç ama hiç ayrılmayanların,yeni gelinlerin uğrak alanı.Yaşam merkezi demek sanırım daha doğru olacak.
Bisküvileri sandalyelere mi oturtmadık,minik su kovalarına küp şekerleri mi doldurmadık,tostları süslü paketlere mi sarmadık.Sanırım kime neye ne derece ehemmiyet göstereceğimizi de şaşırdık.
Gülümsemekten tebessümden acizken “Hadi bir selfie” lafını duyar duymaz sırıttık.
On yıllık komşumuz Ahmet Amcaya selam vermezken apartmanda gördüğümüz aynı Ahmet Amcanın teyzesinin kızıyla Facebookta arkadaş olduk.Ne büyük bir iş ettik.
Bir araya geldiğimiz zaman ‘Nasılsın?’dan başka laf etmedik,Instagram üzerinden çok güzel hasret giderdik.”Ahh canımmm,ben de ne kadar özledim bir bilsen”gibisinden.
Profillerimizden desen sanki “Dünya Güzellik ve Yakışıklılık Endamı”akıyor.Hepimizde bir havalar bir pozlar bir edalar bir efektler…Gerçekte olduğumuz değil olmak istediğimiz profiller.Gerçi olmak istiyor muyuz orası da tartışılır.
Canımlar,cicimler,aşklar,sevdalar,çiçekler,böcekler,kalpli öpücüklü semboller havada uçuşuyor.Sayabilene aşk olsun.
Mutfaklarımız mutfak değil sanki pazar tezgahı.Masalar hazırladık paylaşım için süsten püsten yemeği de unuttuk.Aman zaten yemeğin ne önemi var ki, nasılsa şirin mi şirin yuvalarında çoook mutluyuz.
Aman Allah’ım X in bebeği Y, 5 buçuk aylık olmuş.Ne yapsak bilemedim.
Kekler pişirdik,sanki atom parçalamışcasına bir güvenle “Kızlar,çok uğraştım ama oldu mu ne”ile başlayan cümlelerle paylaşım yaptık.Sonuçta burası marifet gösterme platformu.Bu arada gerçekten keki mi gösterdik yoksa yeni aldığımız tabakları mı,onu da anlamadım.Ne ara bu hale geldik,onu da hiç sormayın.
Zihinlerimizden çok parmaklarımızı ve gözlerimizi yorduk.
Baktık ama görmedik.
Kitap okumak zor geldi,fakat kahve ile kitap sunumu için özel bir köşe hazırlamak hiç de zamanımızı almadı.Tabii bu sırada kahve soğudu,kitap desen o zaten hiç açılmadı.
Çünkü yeni sunumlar için yeni köşeler bulmak gerekti.
Okumadan şair olmayı da seninle öğrendik sosyal medya.Nerde güzel bir söz bulduk,araştırmadan altına yapıştırdık Atilla İlhanları,Özdemir Asafları,Orhan Velileri…Nasılsa zamanında ses getirmiş güzel yürekli insanlar,şimdi de işe yarardı.
Daha daha nicelerini yaptık.Saymakla tükenmez paylaş paylaş bitmez.
Helal olsun bize ne büyük bir çağ atladık.
Sosyal dedik ama sosyalleşemedik,aktif olalım derken oturduğumuz yerden kalkamadık.
Sağa sola,eşe dosta sağır olmuş toplumdan soyutlanıyorken elimizden tutup bir adım da sen attırdın.
Katkılarından dolayı yayında ve yapımda emeği olan “Sosyal Medya” sana ne kadar teşekkür etsek az gelir.
Yorum Yazın