Sürpriz Saldırı ve Beklenmeyen Misilleme
13 Haziran 2025’te İsrail’in İran’ın başkenti Tahran’a düzenlediği sürpriz saldırı, aralarında üst düzey İranlı komutanlar ve nükleer bilim insanlarının da olduğu kritik isimleri hedef alarak Orta Doğu’da dengeleri sarstı. Ancak İsrail’in bu hamlesine karşı İran’ın, beklenenden çok daha güçlü ve organize bir şekilde yüzlerce balistik füze ve dronla misilleme yapması, İsrail halkında önemli bir kırılmaya neden oldu. “Demir Kubbe bizi her tehditten korur” inancı, İran’ın Hayfa Limanı’ndan Tel Aviv’deki Mossad karargahına kadar stratejik hedefleri vurabilmesiyle ciddi şekilde sorgulanmaya başladı.
Trump’ın Tehdidi ve Kâğıtsız Ateşkes
Çatışmalar 12 gün sürdü. 22 Haziran gecesi ABD Başkanı Donald Trump’ın emriyle İran’ın Fordo, Natanz ve İsfahan’daki nükleer tesislerine düzenlenen film senaryosunu andıran saldırı, İsrail’in savaşı sürdürme gerekçesini ortadan kaldırdı. Ardından İran, ABD Merkez Komutanlığı’nın Katar’daki El-Udeyd Üssü’nü vurdu. Ancak Trump, bu misillemeye rağmen topyekûn savaşa girmek yerine arka kapı diplomasisini devreye soktu. Sonuçta, resmî bir metin olmadan, Trump’ın şahsi garantisi ve açık tehditleriyle 24 Haziran sabahı kırılgan bir ateşkes sağlandı.
Askeri Bilanço: Kim Ne Kaybetti?
Savaşın bilançosu ağır oldu. İsrail, İran’da toplam 900 hedefi vurdu; 30’u üst düzey komutan, 11’i nükleer bilim insanı olmak üzere 627 kişi öldürüldü. İran’ın nükleer tesisleri ve füze altyapısı ağır hasar aldı, hava savunma sistemleri felce uğratıldı. Mossad’ın içerideki nokta operasyonları İran’ın güvenlik dokusunu zayıflattı.
İran ise 550 balistik füze ve 1000’e yakın dronla İsrail’in askeri üslerine, ticaret yollarına ve enerji altyapısına büyük zarar verdi. Hayfa Limanı’ndaki Bazan Petrol Rafinesi devre dışı kaldı, Tel Aviv’deki Mossad merkezi vuruldu. İsrail tarafında 29 kişi hayatını kaybetti, 3.250 kişi yaralandı.
Ekonomik Fatura ve Ateşkesin Mecburiyeti
12 günlük savaşın İsrail’e maliyetinin yaklaşık 20 milyar dolar olduğu, ateşkes sağlanmasaydı bu rakamın iki katına çıkacağı tahmin ediliyor. Kamu binalarının hasarı 2 milyar doları bulurken, 39 bine yakın kişi devletten tazminat talep etti. İsrail bütçesi bu yükü kaldıracak durumda değildi. Bu nedenle ateşkes, Tel Aviv yönetimi için bir tercih değil, bir zorunluluk haline geldi.
Toplumun Ateşkese Bakışı
İsrail’de yapılan son anketlere göre halkın %52’si ateşkesi destekliyor, %33’ü karşı çıkıyor, %15’i ise kararsız. Destekleyenlerin çoğunluğu muhalif seçmenlerden oluşurken, Netanyahu’nun partisinin oy kaybı bu süreçte durdu. İsrail toplumu, İran’ın saldırı kapasitesini görerek uzun süredir sorgulamaya yanaşmadığı güvenlik doktrinini yeniden tartışmaya başladı.
İran’da Devlet-Millet Kenetlenmesi
İran’da ise savaş, uzun süredir devlete karşı mesafeli duran halkın milli birlik etrafında kenetlenmesine neden oldu. Başörtüsü tartışmaları bile geçici olarak rafa kalktı. Devlet televizyonunda “başörtülü başörtüsüz tek vatan” mesajları verildi, Muharrem yas törenleri milliyetçi sloganlarla birleşti. Devrim Muhafızları zafer kutlamaları organize ederken, Mossad’la işbirliği suçlamasıyla binin üzerinde kişi gözaltına alındı.
Eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve bazı ılımlı isimler zafer havasının geçici olabileceği, İsrail’in yeniden saldırabileceği uyarısında bulunarak iç siyasi birliğin korunması çağrısı yaptı.
Sertleşen Söylem ve Nükleer Rest
Savaşın ardından İran Meclisi, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile iş birliğini askıya aldı. Tahran artık nükleer faaliyetleri ulusal güvenlik meselesi ilan ederken, bazı kesimler nükleer silah sahibi olmanın caydırıcı tek yol olduğunu açıkça dile getiriyor. Ülkenin önde gelen din adamları bile Trump ve Netanyahu’ya karşı sert fetvalar yayınlayarak söylemi daha da sertleştirdi.
Sonuç
12 günlük İsrail-İran savaşı, Orta Doğu’nun dengelerini bir kez daha kırılgan hale getirdi. Trump’ın dayattığı kırılgan ateşkes, gerilimi yalnızca geçici olarak öteledi. İsrail, savunma reflekslerini ve “mutlak güvenlik” inancını sorgularken; İran, içeride devlet-millet bağını yeniden inşa ediyor ve daha radikal bir dış politika arayışına yöneliyor. Bu süreç, bölgede yeni çatışmaların fitilini her an ateşleyebilecek bir denklem olarak önümüzde duruyor

























Yorum Yazın