Zarafet ve incelik kültürümüzün özünde var olan bir oluşum. Kibarlıkta onu çağrıştırmaktadır. Asrinin biraz denklik özünden saptırılarak kullanılmıştır. Daha sonra Medeni henüz kavramıyla sarmal hale gelmiştir. Zarif , bayan ismi olarak da gündeme getirilmektedir.
Akılda kalan incelikleri hatırlamaya çalışalım
- Tekkeye derviş olmak için gelen kişinin ayakkabısını tarafa doğru çıkarır ve girer. Ancak başarılı olamadığı söylenmez ve ayakkabıların görünümü dışarı doğru çevrilir. O zaman başarılı olamadığını anlar. İncelik dedikya.
- Namazda elhamdan sonra zammı süre olarak bir ayet okunduğunda, ikinci rekatta; bir atlayıp ikincisi okunmaz. İki atıp üçüncü çizgiler. Ola ki birinci ayet okunmamış gibi detaylının.
- Namazın kazasını camide cemaat varken eda etmek benzeri görülmemiştir. Mümkünse evde veya yalnızlık ortamında eda edilir. Zira cemattan onun hangisinin suizannı engellenmiş olur.
- Annemin rahmetli abdestinin zamanı paçalarını ve kollarını çemremezdi. Sıra hangisine geldi ise onu geri çemrer yıkar ve geri indirirdi. kadınlar için güzel bir kaide ve incelik.
- Ağzı yabana odamız vardı. Çok misafirimiz olacaktı. Babamın rahmetli, çocukta olsa misafirin üstlerini görmezdi. Tanrı misafirine Tanrının hatırı için saygı gerekliydi.
- Eski insanlar pazardan gelirken dosyayı yerine içini ayırman torba veya benzer bir şey kullanırlardı. Açıkta olanları. Ola ki alamayan olur nefsi çekeri düşünürlerdi.
- Hz.Hamza'nın kızının adı Umame. Hz.Hamza'ya hitap ederken en çok Umame'nin babası derlemiş. Zira bir kültür olarak kişinin asıl ismi ile değil de kızının ismi anılarak, Umame'nin babasının denilmesi bir incelik ifade etmektedir.
- Sadaka, zekat, fitre ve fidye verilirken O kişinin incinmemesi için ödemelerin gizli gizli de bir inceliği çağrıştırılır.
- Abdülhamid'in yaptırdığı İstanbul Medine arası Tren yolu Resülüllah gürül tüden rahatsız olmasın diye Medine'nin ayrıntıları raylara keçe sarılmıştır.
- Ayrıca İstasyon olarak Efendimizin seferlerinde konakladığı yerler seçilmiştir. İnceliğin emsalsiz örnekleri.
- Şair Nabi Türk edebiyatında Hz.Peygamber'in Ravza'nın önemi ve gösterilmesi gereken hürmet ve edebi ve güzel dile getiren şairlerdir.
'Sakın terki edebden küyi Mahbubi Huda'dır bu;
Nazargahi ilahidir, makamı Mustafa'dır bu!'
Cenabı Hakkın nazargahı ve O'nun sevgili peygamberi Hz.Muhammed Mustafa'nın (sav) makamı ve beldesi olan bu yerde edebe riayetsizlikten sakın!
'Muraatı edeb şartıyla gir Nabi bu dergâha
Metafı kutsiyyandır, busegahı enbiyadır bu.'
Ey Nabi, bu dergâha edeb kaidelerine uyarak gir! Burada, meleklerin çevresinde perva ne olduğu ve bütün peygamberlerin, kararlılığını edeble öptüğü mübarek bir makamdır.
- Şair Fuzuli 'Başını taştan taşa vurup gezer avare su' diyerek önünde akan suyu, Ahmedi Muhtarın yoluna girmiş gören Fuzuli ve daha güzelleri bu vazifeyi yaşayan yanlardandır.
- İmam Hüseyin'in incelik dolu şiiri
'Uğradığı dertlerden mahlûklara şikayeti kes!
Merhametliyi merhametsize şikayetler yapmış olmuşsun!
- Hatırlı kişi beklenilmemeli: Namazın vaktinde kılınması için müezzin hemen kamette bulunmalı. Mahallenin yaşlılarının veya dengi kimsenin beklemekte riya, boyun eğme ve cemaate eziyet vermeleri vardır.
- Müezzinin sesi: 'İnsanların kıyamette en uzun boylusu müezzinlerdir'. Müezzin zininin sesini dinleyen onu canlı tutmak için güzel şehadet bulunur. Hz.Ömer; 'Eğer üzerimde Halifelik hakkını alırsan, müezzinlik yaparım' buyururdu.
- Evin alt katını tercih etmişti: Peygamber Efendimiz Medine de Eba Eyyub el-Ensari'nin evine yerleşmişti; Allah Resülü, alt katı tercih etmesi Eba Eyyub'un içine sinmemişti.
'Teklif etti üst katını; Efendimiz reddeydi:
'Kolaylığı açısından altı daha uygun' dedi.” '(A. Köksal, Peygamberimiz :)
Nasıl yürürüz onun başı üstünde diyerek Bir gece uyumadılar sabahlayan Efendimizi üst kata davet ettiler. Peygamber (sav) 'Bizi ziyarete gelenler için alt kat münasip' buyurdu. Kırılan testiden aşağı kata su akmıştı.
'Eba Eyyüb, yukarıda anlatılanlar oldukça sıkı;
Her nasılsa bir gün düşüp su ıbrıkı kırılmıştı;
Peygamberi üzer diyene suya attı!
Sızdırmadı bir tek damla; ama o gün yerde yattı.' (A. Köksal, Peygamberimiz:)
Bu ısrarla karşı çıkıyor Allah Resülü: 'O gece üst kata taşındı. Mescidi Nebevi inşa edilinceye kadar yedi ay burada ikamet edcekti.
'Efendimiz vartu tam yedi ay bu hanede,
Müminlerin yardımı ile ev edindi Medine'de.' (A. Köksal, Peygamberimiz:)
- Hz.Ali'nin Fatıma'ya saygısı
Umumi Biat (Beyati Amme): Mescidi Nebevide Hz. Ali Hariç herkes Halife Ebubekir'e biat ettiler. Tüm cemaatin bir ağızdan ona bağlılığını beyan ettiler. Hz.Ali'nin biatinin gecikmesindeki 'Bize danışılmadı' ana gerekçenin dışında bir gerekçe şöyledir: Bu konuda M.Hamidullah Hz.Ali'nin biatinin gecikmesini Buhari ve diğer kaynaklara dayandırarak, bir ilave sebebe de bağlıyor. 'Akşamüstü Resulullah (sav) 'ın kızı ve Ali'nin hanımı Fatıma, Resulullah'ın terekesini, bilhassa Fedek bölgesini miras hakkı olarak istemek üzerine Halife Ebubekir'in huzuruna girdi. Ebubekir ona, Resulullah'ın 'Biz peygamberler, miras olarak bir şey bırakmayız' çiçekli hadisini hatırlattı ve ona,örnek olarak Resulullah'ın hayattayken yaptığı gibi, peygamber ailesi efradının masraflarını karşılamaya devam süresinde kesin olarak verdi. Fatıma bundan memnun olmadığından de Halife Ebubekir'e fazla bir şey söylemedi. Ali Resulullah'ın kızı olan zevcesine hürmeten Ebubekir'e sadakat yemini yani biat etme işleri, İslam'ın dağılımının karşılaştığı bütün işlerde kendisi ile yakın işbirliğinde bulunmakla birlikte bir süre için muallakta ayrıldı. Bu hadiseden birkaç ay geeçten sonra Fatıma'nın oğlunun nefesini vermesini müteakip başkalarının huzurunda Ali (ra) , Ebubekir'e biat etmiştir.' (M. Hamidullah, İslam Peygamberi:2/1111)
Hz.Ali'nin sitesi: 'Birkaç ay sonra Fatıma öldüğünde Ali, Ebubekir'e: 'Senin çoğalt ve Allah'ın sana olan ihsanını yaptığını ve ona verdiğini hiçbir şeyi kıskanmıyoruz. Ama sen bizim önümüzde bize sormadan bir şey yaptın. Biz bu konuda, Peygamber'e (sav) olan yakınlığımız nedeniyle bir söz hakkına sahip olanların aktardığını' söyledi' (Taberi:3/334)
- Toprak gül ilişkisi
Âşık Veysel 'benim sadık yaşamam kara topraktır' eserinde incitilen depolama sonunda bir incelik ve zarafetle gül ile karşıladığını anlatır. İlgili dörtlüğünü aşağıya alıyorum.
'Karnın yardımı kazamayınan belinen
Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Yine beni davet etti gülünen
Benim sadık yarın kara topraktır'
- İncitme Gönül
Yunus Emre 'İncitme gönül' şiirinde muhtevasında incelik ve zarafet dolu bal, dal, alçak gönül, yol, kül, hikmet, kul, yapıcılık, dil, diken ve gül ilişkisini anlatmaktadır. Sonunu ise bir hadis ile sökmek tadır. 'Ya hayır söyle, ya sus'.
'Çiçeklerle hoş geçin, balı incitme gönül.
Bir küçük meyve için, dalı incitme gönül.
Başın olsa da yüksek, gözün enginde gerek,
Kibirle yolu incitme gönül!
Mevla verce azma, geri alınca kızma,
Tüten ocağının bozulması, külü incitme gönül.
Dokunur gayretine, katılım hikmetine
Sahibi hürmetine, kulu incitme gönül.
Sevmekten geri kalmak, yapan ol, yıkanmak
Sevene diken olma, gülü incitme gönül.
Bize konuşun, olsa da bir güzel süs,
Ya hayır de, ya da sus, dili incitme gönül'.

























Yorum Yazın