Bundan 3 yıl önce Çubuk Turşu Festivali’nde karşılaşıp sohbet etme imkânı bulduğum Fuat Oktay’ı, Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı döneminden elbette tanıyordum. Ancak kendisi Ankara milletvekili adayı olduğunda, benim de büyük bir çoğunluk gibi bazı önyargılarım vardı. “Ülke gündemine bu kadar hâkim olmuş bir isim Ankara’yı ne kadar tanıyabilir, Ankara’nın sorunlarına ne kadar hâkim olabilir, bu şehre nasıl bir katkı sunabilir?” diye düşündüm.
Ta ki geçtiğimiz günlerde Altındağ’da bir temel atma töreninde gazeteci arkadaşlarımla birlikte kendisine Ankara’nın trafik sorunlarıyla ilgili soru yöneltip, aldığım cevaplar karşısında önyargımın ne kadar yanlış olduğunu fark edene kadar…
Fuat Oktay, Ankara’nın yıllardır çözülemeyen trafik sorununu “Artık çileye dönüşmüş durumda” sözleriyle dile getiriyor; bunun sadece bir ulaşım meselesi değil, aynı zamanda şehrin yaşam kalitesini doğrudan etkileyen temel bir sorun olduğunu açık yüreklilikle ifade ediyordu. Çözüm olarak yalnızca yeni yollar yapmaktan değil, akıllı ulaşım sistemlerinden, raylı sistemlerin yaygınlaştırılmasından ve şehrin planlı büyüme stratejisiyle yeniden ele alınmasından söz etmesi, onun meseleye ne kadar hâkim olduğunu gösterdi.
Bununla da kalmadı… Oktay, Ankara’nın kültürel anlamda hak ettiği yerde olmayışını derinden hissettiğini, “Ankara sadece bürokrasi şehri değil, tarih ve kültür şehridir; bu yönünü dünyaya daha güçlü şekilde anlatmalıyız” diyerek ortaya koydu. Ayrıca Ankara’da çok büyük üniversitelerin bulunduğunu, bu gücün eğitim açısından bir fırsata çevrilmesi gerektiğini vurgulaması; eğitime verdiği önemi gözler önüne serdi.
Ayrıca konuşmalarında Ankara’nın ekonomik ve stratejik konumuna özel bir yer ayırıyor; “Ankara, üretimden teknolojiye, tarımdan kültüre kadar her alanda Türkiye’nin kalbi olmaya devam edecek. Bizim görevimiz de bu potansiyeli ortaya çıkarmaktır” diyordu. İşte o an anladım ki; benim önyargılarım, bu vizyonun karşısında tamamen eriyip gitmişti.
Ve son olarak… Ayaş’ta domates hasadına katılıp tarlada çiftçilerle bir araya gelmesi, ürünün tadını, kokusunu paylaşarak üreticilerin sorunlarına kulak vermesi; hatta domatesi şeklinden, kokusundan, lezzetinden taşıyabilecek kadar gerçek bir Ankaralı olduğunu fark etmem, Fuat Oktay’ın yalnızca büyük projelerle değil, günlük yaşamın en gerçek sorunlarıyla da yakından ilgilendiğini gösterdi.
Bugün samimiyetle söylüyorum: Kendisine yönelik önyargılarım için Fuat Oktay’dan özür diliyorum. Çünkü ben, Ankara’nın her bölgesinde vatandaşla iç içe olan, çiftçinin ürününden, esnafın derdinden, şehrin trafik ve altyapı sorunlarından, kültür ve ekonomi vizyonuna kadar her konuda çözüm arayan bir Ankara sevdalısını gördüm. Bir Ankara Sevdalısı olarak kalın sağlıcakla...

























Yorum Yazın