Önemli olan başkalarının size ne kadar değer verdiği değil, sizin kendinize ne kadar değer verdiğinizdir.
Her şeyin fiyatını bildiğimiz ancak hiçbir şeyin değerini bilmediğimiz bir zaman dilimindeyiz
Kendimizin değerli olduğuna nasıl karar veriyoruz. Hangi duygu ve düşünceler bize kendimizi değerli hissettiriyor. Değerli olma duygusu iç dünyamızla mı ilgili yoksa diğer insanların bizimle ilgili his ve düşünceleri mi?
Örneğin başarı odaklı bir insan başarısız olduğunda kendini nasıl değerlendirmektedir. Güç odaklı bir insan istediği gibi etkin olmadığında kendi ile ilgili hissettiği duygu nedir. Sevilmediğimizi düşündüğümüzde kendimizi değersiz hissediyor muyuz? Kendini değerli hissetme anlık duygusal bir düşünce midir? Gibi sorular bu konu etrafında bizi gezdirmektedir.
Değerli olma, içsel referans ve dışsal referanslı insan olma durumuna göre değişmektedir. Örneğin İçe dönük insanlar değerli olmayı içsel bir durum, dışa dönük insanlar ise değerli olmayı başkalarının düşüncesine göre belirlemektedirler.
Kendimizin hangi sistemi kullandığımızı anlamak için kendimize şu soruyu sorabiliriz?
Değerli bir insan olduğumu nasıl anlıyorum? Eğer herkes veya çevremdekiler söylüyor gibi bir cümleler aklımızdan geçiyorsa dışsal referans, ben öyle olduğumu hissediyorum diyorsak içsel referans sistemini kullanıyoruz demektir.
Dışsal referans sistemin kullanan bir insan kime göre hangi anlamda değerlidir. İnsanlar hangi ölçüt veya bir değerlendirme ile ona bir kıymet biçmektedir sorularının cevabının düşünülmesi gerekir.
Anlaşılmak ve kabul edilmek insanın sosyal öncelikleri arasındadır bu nedenle bize değer verdirdiğini düşündüğümüz insanlarla ortak noktalarımız çok az bile olsa onları en yakınımıza alırız.
İnsan başkaları tarafından beğenilmek, takdir edilmek ve değer görmek ister. Çünkü beğenildikçe , takdir edildikçe ve değer gördükçe kendini daha iyi hisseder. Oysa ki bir insanı en iyi tanıyacak, en iyi anlatacak ve değerini en iyi belirleyecek kişi yine kendisidir.
Herkes için değerli olmak, herkesin bizi değerli bulmasını istemek iç dünyamızdaki değersizlik duygusunu dışa yansıması olabilir. Bu değersizlik , başkalarına kendimizi değerli hissettirme şeklinde ortaya çıkabiliyor.
Herkese değer vermek sağlıklı bir düşünce iken herkesten değer beklemek ise sağlıksız bir düşüncedir
Önemli olan başkalarının size ne kadar değer verdiği değil, sizin kendinize ne kadar değer verdiğinizdir.
Duygusal açıdan bağımlı insanlar güvenliğini ve kendiyle ilgili değer yargılarını başkalarının kendi fikirler hakkındaki düşüncelerine bağlarlar.
Peki, kendimizin değerini anlamak için ne yapabiliriz?
Öncelikle kendimizi değerli olduğumuzu düşündüren ve hissettiren duygu ve düşüncelerimiz neler? Bu duygu ve düşünceler içsel mi dışsal mı? Bu hislerin doğru ve gerçek mi yoksa içinde bulunduğum duygusal durumun yansıması mı? Bunları tespit etmemiz gerekiyor. Eğer değer veya değersizlik hissi kendi iç dünyamızdan geliyorsa, değerli hissetmek için kendimizle barışık olma, kendimizi kendi konumumuzda kabul etme, olumlu özelliklerimizin değerini düşünme gibi içsel diyaloglarla yeniden bir çerçevelendirme yaparız.
Değer görebilmenin aslı, kendinizin değerli olduğunu bilmeniz, hissetmeniz ve ona inanmanızdır; yoksa sizin bilemediğinizi başkaları nasıl anlasın değil mi?
Bilmeliyiz ki bir insanla iletişimimizi kuvvetlendirmek ve doğur iletişime geçmek o insana yapabileceğimiz en güzel katkıdır. İletişimde olduğumuz insanlarla iletişim sıklığımız ile kendimizi değerli hissettirme arasında doğrusal bir bağ vardır.
Başkalarına kendilerini değerli olduğunu hissettirmenin yolu ise onlara önem vermek ve dikkat etmenin yanında, doğru ve etkin bir iletişimin temeli olan iyi dinlemek, duyguları paylaşabilmek, insanların güvenli alan dediğimiz özel alanlarına saygı duymak değerli hissettirmek için önemli donelerdendir.
Unutmayalım! İnsanın kendine karşı ilk sorumluluklarından biri değerini artırmakla ilgili sorumlululuğudur. Kendi değerimizi bilmekle öz güven ikiz kardeş gibidir.
Kendinize verdiğiniz değer kadar değer görürsünüz.
Yorum Yazın