Çiçekdağlı olduğum bilindiği her ortamda bana çok soruluyor
Adeta anonimleşmiş Zahidem hikâyesi
Bundan dolayı bildiğim kadarıyla bu hikâyeyi
Doğru yorumlamaya çalışacağım.
Bu anonimleşmiş hikâye bizim muhiti
Türkiye’ye, hatta dünyaya tanıtmıştır
Düğünlerde Çiçekdağı oyun havası çalınır
Zeki Müren ve Neşet Ertaş başta olmak üzere
Büyük ozanlar ve şarkıcılar türkü yorumcuları
Tarafından okunmuş ve yorumlanmıştır
Sadece türküde okunduğu gibi
Birkaç mısradan ibaret değildir
Daha uzun mısradan ve sözden oluşur
Bizim köyümüz Ortahacıahmetli
Zahide’ninki ise Yukarıhacıahmetlidir
Birde Aşağıhacıahmetli köyü vardır
Bizim köyün insanı biraz çıtaktır
Köye verilen öğretmen veya eğitmenle takışmışlar
Bizim köyden öğretmen alınmış ve okulsuz kalmışlar
Bundan dolayı ben ilkokulu üçüncü sınıfa kadar
Yukarıhacıahmetlide yani Zahide’nin köyünde okudum
Dolayısıyla Zahide’yi gördüm ve tanırım
Torunları ile beraber okuduk sonrasında
İlkokul 4 ve 5. sınıfları Kırdök’te okudum
Yukarı köyün insanları halim selim
Geçim ehli insanlardan oluşmaktadır
Kendi içine dönük dışarıya kapalı
Yakın zamana kadar dışarıya pek kız vermezler
Kendi içinde evlilikleri oluştururlardı
Zahide’ye karşı duygu beslediği sanılan ve
Zahidem türküsünü söyleye kişi kabul edilen
Araboğlu (Mustafa Öztürk) bizim köylüdür
Yukarı köyle bizim köyün arası
Eskilerin tabiriyle bir sigara içim zamanı kadardır
Babam rahmetliye sormuştum
Bu türküyü hakikaten Araboğlu mu söyledi
Başkalarının da katkısı var mı diye
O’da ‘sadece O’nun değil
Başkalarının da katkısı var’ demişti
Ancak sonradan bende irdeledim
Bende oluşan kanaat bu sözler Araboğlu’nundur
Sonrasında Pamuk (Pambuk) ile evlenen Arapoğlu
Pamuk teyzenin ölümüne üzülmüş ve
Biz öküz güderdik (otlatırdık) O da ot yolardı 0rak ile
Ve kendi kendine mırıldanırdı bizde duyardık
Kendisi duygu yüklüydü ağlardı
Kendisinde potansiyel olarak şairimsilik vardı sanki
‘Pambuğum Pambuğum
Adesine (edasına) yandığım dediği vakidir
Zaide’yi de gördüm yaşlılık zamanlarıydı
Sanki biraz abartılı anlatılmaktadır
Bir espri olarak söylersek bizim oralarda
‘Gönül düştü bir… oka
O da mis gibi koka’
Tokat yöresinde ise
‘Gönül düştü Dudu’ya
Dudu benzer kediye’ diyorlar
Ben her ikisini de demiyorum ama
Araboğlu Zahide’yi gönlünden
Gıyabi olarak geçirmiş olabilir
Belki de yüz yüze bile bir defa olsun
Görüştüklerini sanmıyorum o yıllarda
Anadolu’daki sevgilerin çoğu tek taraflıdır gıyabidir
Hasretlik vardır görüşememe vardır
Bağrı yanıklık ulaşamama denk görülmeme vs.
Anadolu sevgilerinin temasında budur zaten
Bundan dolayı temiz ve doğaldır
Yoksa bu günkü gibi kolaycı olsa
El ele göz göze hep bir arada olunsa
İstenildi mi karşılıklı oldu mu?
Hiçbir şeye bakmadan evlilikler
Tahakkuk ettirilseydi
Bu günkü gibi yavan olmazdı
İki gün sonrasında bitmezdi
Sonuna kadar giderdi
Asaleti ve soyluluğu vardı
Zahide köylüsü Mullasan (Molla Hasan)
İle evlenmiştir kendisini de gördüm
Öyle türküde belirtildiği gibi
‘Yine doğdu Ülger ile Terazi
Zahidem de Has bahçenin kirazı
Sana derim sana bacaksız oğlan
Şu yalan dünyada gördün murazı (Muradı)’
Denk değil denemez
Fazlalık bile vardır
Saygın ve boylu boslu
Düzgün bir adamdı Mullasan
Hatta ‘Has bahçenin kirazı) denilmekle
Zahide fazlaca abartılmıştır
Has bahçe bilindiği gibi
Padişahlara ait bahçedir
‘Dolaştım âlemi gurbet gezeli
Bulamadım Zahide’mden güzeli’
Yine burada da abartı vardır.
Ama Anadolu türkülerinin karakteri bu
‘Eğer anan seni bana verirse
Nemize yetmiyor el kadar hasır’
Mısraındaki ‘Nemize yetmiyor el kadar hasır’
Sözünün bir benzeri bir mobilyanın
‘Bir kilim yeter sevgilim’ sloganı olmuştur
‘Fukara deyinde gelmedin bana
Hanı göster açlığından öleni’
Sözünde de gizem vardır verilmeme sebebi
Fukaralık değil verecekleri birinin olmasıdır
İnternetten baktım Konuya biraz katkı yapılmış
Arapoğlu’nun askere gittiğini veya gurbete gittiğini
Bu zaman zarfında Zahide’nin evlendiğini
Köyün ağası kızını başka birine verdiğini
Türkünün de bundan sonra yazıldığı
Oysa köyün ağası zaten
Zahide ile evlenen Molla Hasan’ın ailesidir
Tersine hikâyeye gizem katmak için
Kızın babası ağa olarak takdim edilmektedir.
Zahide’nin yakalandığı ince hasatlıktan
Araboğlu’nun da ona dayanmayarak
Bir yıl sonra öldüğü ve
Köylülerin bu ikisini yan yana gömerek
Son görevlerini yaptıkları gizeminin aksine
Her ikisi de mezarı kendi köylerindedir
Diğerleri hilafı hakikattir.
Selam ve dua ile…

























Yorum Yazın