Tecbiye:‘Yasanın elitlere hafifletilerek uygulanması veya hiç uygulanmaması’
Medine sözleşmesine göre, ‘Müslümanlar ile Yahudiler ve müşriklerden herkese kendi dinlerinin hükmü uygulanacaktı. Bir anlaşmazlık olunca da konu Allah ve peygamberine arz olunacaktı.’
Ebu Hureyre den rivayet edildiğine göre, ‘Peygamber (s.a.v) Medine’ye geldiği sırada Yahudi bir adam evlendikten sonra Yahudilerden evli olan bir kadınla zina etmişti. Yahudi hahamları onları Peygambere havale ettiler. Eğer o sizin ameliniz olan TECBİYE ile amel ederse onun peşinden gidiniz, o ancak bir kraldır. Eğer RECM ile hükmederse o bir peygamberdir ondan sakınıız’.
Resulullah Yahudi Hahamına ‘Ey İbn Suriya evlendikten sonra zina eden bir kimse hakkında, Allah’ın TEVRAT’ta RECM ile hükmettiğini bilmiyormusun?’ diye sordu. Suriya: ‘Evet, ey Ebul Kasım! Onlar senin peygamber olduğunu elbette biliyorlar, fakat onlar sana hased ediyorlar’ dedi
Abdullah b.Ömer’in rivayeti: Resulullah (s.a.v) onlara Tevrat’ı getirtti. Bir Yahudi Hahamına okuttu. Haham ancak elini recm ayetinin üzerine koyarak diğerlerini okudu. Abdullah b.Selam hahamın eline vurdu. Resulullah (s.a.v) Yahudilere: ‘Sizin Allah’ın hükmünü terk etmenize sebep nedir? Dedi.
Yahudi Hahamları: ‘O (recm) ayeti bizim içimizde uygulanmakta idi. Evlendikten sonra kralın ailesinden ve bizden bir adam zina etti ve kral onu recimden korudu. Sonra başka bir adam daha zina etti, kral onu recm etmek istedi. Onlar da: Hayır, falan kimseyi recm etmedikçe, bunu recm edemezsin’ dediler. Yetkililer toplandılar ve zinakarların işlerini TECBİYE (Recm dışında hafifletici bir uygulama) üzerine ıslah ettiler değiştirdiler.’ Eşeğin üzerinde sırt sırta bağlayıp teşhir şeklinde hafiflettiler. Resulullah (s.a.v): ‘O halde Allah’ın emrini ve onun kitabını ilk ihya eden ve onunla ilk amel eden benim.’ Onlar Tevrat hükümlerine göre recm edildiler.
Bunun üzerine Allah Teâlâ da onların hakkında Maide:41-42 ayetlerini indirdi: ‘Ey Peygamber, kalpleriyle inanmadıkları halde ağızlarıyla inandık, diyen (münafıklar) la yahudilerden o küfr içinde (alabildiğine) koşuşanlar seni mahzun etmesin. Onlar, durmadan yalan dinleyen, senin huzuruna gelmeyen diğer bir kavm hesabına casusluk eden (kimseler) dir. Onlar, kelimeleri (Allah tarafından) yerlerine konulduk tan sonra (tutup) bir tarafa atarlar. ‘Eğer size şu fetva verilirse onu alın, şayet o verilmezse onu (kabul etmekten) çekinin’ derler. ‘…Ve eğer hüküm verirsen arala rında adaletle hükmet. Allah adil olanları sever’.
Ali İmran:23.ayetin iniş sebeplerinden biri şöyledir: İkisi de Yahudi olan bir kadınla bir erkek zina ederler. Tevrat’ta zinanın cezası ‘recm’ olmakla beraber Yahudiler, ‘Asaletleri sebebiyle bu kişileri recm etmek istemezler’. Daha hafif bir ceza vereceği ümidiyle Resulullah’a gelirler. Bunun üzerine Hz.Peygamber Tevrat’ın ilgili ayetini okutarak ona göre hüküm verir ve suçluların yine recmedilmesini emreder. Umduklarını bulamayan Yahudiler buna öfkelenirler. Peygamber (s.a.v) Tevrat’ta bu suçun cezasının recm olduğunu onlara itiraf ettirerek oyunlarını bozar. Güncel olay lara bir örnek olsun diye bunları yazdım.
CHP ye asaletleri (!) sebebiyle Tecbiye yapılmalı
CHP liler asaletleri sebebiyle hangi suçu işlerlerse işlesinler
Yasanın onlara uygulanmasından muaf olmalı.
Kurucu iradeden beri öyle uygulana gelmiş şimdiye kadar.
İşte bizim dindarlarında CHP ye verilen cezalara
Aşırı olumsuz tepki göstermelerine bir sebep budur.
‘Adaletle hükmedilmesi’ kavramının arkasına sığınarak
Ancak adalet CHP ye uygulanmasın demeye çalışıyorlar.
Bizim dindarlarda adalet feryadından bunu kastediyorlar.
Adaleti herkese isteseler can kurban.
Adaleti özünden saptırarak, adalet kavramına da takiyye yapıyorlar.
İşte CHP lilere uygulanan yasa da bunun için TECBİYE istiyorlar.
Ya bize karşı uygulamada hafifletilsin ya da hiç uygulanmasın.
İşte CHP nin asıl isteği budur.
Bizim dindarların da isteği budur.
CHP ye yasa uygulanacaksa
Yahudilerde olduğu gibi TECBİYE edilsin.
Yani hafifletilsin veya hiç uygulanmasın diyorlar.
Ortak feryadın ve ortak kavganın asıl sebebi budur.
Canım adalet dediysek bizedemi (!)
İBB olaylarını bunun neresine koyalım
İki türlü yaklaşım var:
- Bu iş hırsızlıktır
- Bizi siyaseten engelliyorlar
İktidar ve muhalefetin görüşü böyledir.
CHP hırsızlık bölümüne hiç yaklaşmıyor.
Bir kelime bile etmiyor.
Anadolu’da bir söz vardır
‘Yitik gümandan hali değil’
Bir şeyi kimin yaptığı sanılıyorsa oradan çıkar.
Yüze yakın iri kıyım insan gözaltına alınıyor
Yarıdan fazlası tutuklanıyor
Parayı alıp dışa kaçanlar oluyor
Belediye başkanlarının yerine kayyum atanıyor
İBB ve bir ilçe başkanlığına vekil seçiliyor
Genel kurulun iptali ve kayyum atanma ihtimali
Erken genel kurul kararı aldırıyor
Aynı tehlike İstanbul il seçimi iptali ile devam ediyor
Sen hala para kulelerinin hesabını veremiyorsun
Şikâyet edende, şahit olanda müzevirde CHP li
Aptessiz dayına namaz ne dayanır
Diplomasız dayın her yere aday olmak istiyor
Geçen dönem Kılıçdaroğluna da fısıldanmış diplomasında sorun olduğu
Genel başkanlığı para iş ve itibar rüşvetiyle aldığınızı söyleyenler de CHP li
İlk defa CHP nin Genel başkanı asıl mı yedek mi anlaşılmaz oluyor
Sayılmayacak kadar paravan şirketler eliyle İBB gelirleri iç ediliyor
Eee ne diyorsun öyleyse
Gecemi gündüz mü alınmalıydı
Kelepçe takılmalı mı takılmamalı mıydı?
Bunların hepsine göz yummak adalet mi olurdu?
İşi ehline (!) teslim mi?
Özgürlük mü?
Eşitlik mi?
Koca Ragıp Paşa benzer olayları şöyle değerlendiriyor
‘Ne Ragıp illetin söyler
Ne kimse hikmetin anlar’
Yani kimse kendi kötülüğünden bahsetmez
Bunun hikmetin anlayanda yoktur.
‘Şecaat arzederken merd-i kıpti
Sirkatin söyler’
Mert çingene de kahramanlığını anlatırken
Hırsızlığını anlatır
1912 de İttihat ve Terakki yönetimi için söylenmiş
Fikret’in şiiri olaya cuk oturuyor
‘Yiyin efendiler yiyin,
Bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca,
Çatlayıncaya kadar yiyin
…
Fakat sakın çekinmeyin,
Yiyin, yutun hapır hapır’
Yorum Yazın