‘ANNEDEN DE ÖKSÜZ KALDI BABADAN YETİM’
Peygamber Efendimiz daha doğmadan babası vefat etmiş bir yetimdi. Sonrasında 5-6 yaşlarında iken annesiyle birlikte dayılarının yanına Medine’ ye gitmişlerdi. Bir süre kaldıktan sonra Annesinin rahatsızlanmasıyla Mekke’ye dönmek üzere yola çıktılar. Ebva denilen yerde Annesi de vefat edince hem öksüz ve hem de yetim kalmıştı. Tek dadısı Ümmi Eymen kalmıştı. Onun marifetiyle de Medine’ye ulaştırılmıştı. Şair Annesinin vefatını ve Efendimizin durumunu şöyle anlatıyor şiirinde.
Elveda!
Dinmekte seda.
Ve açılmakta kafes…
Nur-Çocukta gözü, son nefes…
Yanakları ıslak, eriyiş, bitim…
Anneden de öksüz kaldı babadan yetim.(N. Fazıl:)
Ben iki yerde çok ağlamıştım. ‘NURUN EZELDEN SAHİBİ’ Efendimizin hayatını konu alan iki ciltlik Siyer çalışmamda, Ebva’da annesinin vefatını yazarken. Diğeri Efendi mizin kabrinin önünden geçerken. Şimdi ise Gazzeli öksüz ve yetimlere ağlıyorum.
Öksüz ve yetim kavramı unutulmuştu. Eski zamanlarda ve özellikle cahiliye döne minde hakları çokça zail olunduğu için öksüz ve yetimin hakkının korunması sıkça vurgulanmıştı. Hatta günümüzde dünyada bu kavramdan ziyade fakirlik ve fukaralık ön plana çıkmıştı. Umuma hadim hayır dernekleri yurtiçinde ve yurt dışında özellikle Afrika ülkelerinde yiyecek giyecek yardımları üzerinde faaliyetlerini yoğunlaştırmış lardı. Kerim Eren ile beraber Deniz feneri derneği adına Ankara’nın mahallelerine erzak dağıtımında bir süre görev almıştık. Mazlum coğrafyada başta Gazze, Filistin olmak üzere Irak, Suriye ve Afrika ülkelerindeki soy kırımları bu kavramları göz planına çıkardı ve dünyaya yeniden hatırlattı.
Öksüz ve yetimden de öte
Babası olmayana yetim Annesi olmayana öksüz
Her ikisi olmayınca öksüz ve yetim
- Baba yok
- Anne yok
- Ebe yok
- Dede yok
- Hala yok
- Teyze yok
- Abla yok
- Abi yok
- Kardeş yok
Hiçbir yakını kalmamış
Bundan da ötesi var
Adı belli değil çocuğun,
Adını bilecek kadar da değil
Bilen de kalmamış.
Bu durumu tarif edecek
Literatürde bir kavram var mı?
Gençliğimden beri ortaya söylememeye çalıştım. Etliye sütlüye karışmayan kimseyi incitmeyen bir dil kullanmamaya çalıştım. Söylenenin bir hedefi olmalı. Birilerine dokunmalı. Birilerini acıtmalı yoksa muhatabı olmayan söylemlerin hiçbir değeri yoktur. Böyle olunca gerçek ortaya çıkmıyor. Karanlığa saldırmak gibi oluyor. Kimse alınmıyor. Kimse gücenmiyor. Kimse kendisine suç bulmuyor. Etrafında bir daire çiziyor dışındakilerini hep suçluyor. Kendi dışında arıyor olumluyu ve olumsuzu. Kendisini tek doğru konumuna konuşlandırıyor:
Esiyor
Gürlüyor
Yağıyor
Tenkit ediyor.
Kimden ne beklediğini de bilmiyor.
- Birebir tanıdığım dostlar
- Özellikle Reisi burunun ucuyla iten dostlar
- Hayıflanan dostlar
- İsrail’e kızan öfkelenen dostlar
- Fetva veren veya yayımlayan dostlar
- Ortadoğu ve İslam devlet ve topluluklarını yeren dostlar
- İslami kurulları ayet ve hadisleri konuşan, köşelerinde yayımlayan
- Sosyal medyada yazan ve konuşan dostlar.
- Yani biraz da RADİKAL takınan dostlar
- Marjinal dostlar
- Karanlığa yumruk atan ve yel değirmenine saldıran dostlar
- İslam devlet ve topluluklarını işe yaramazlar diye yeren dostlar
Bu söyledikleriniz doğru da.
- Bu söylediklerinizin aksini yapan
- Yani yapılması gerekeni yapan,
- Sizin demek istediğinizi yapan
- Mağdur coğrafyayı koruyup kollayan
- İslam devletlerinin aksine
- İsrail’in korkulu rüyası olan
- İsrail’in tek korktuğu Türkiye’yi yöneten
- Mazlum coğrafyayı güçlendiren
- Kuvvetlendiren
- Cesaret veren
- Onların hakkını savunan
- Reisin yanında niye durmuyorsunuz?
Hâlbuki ki;
- Bak işte Reis tam istediğinizi yapıyor
- Sizin hissiyatınıza tercüman oluyor
- Hayıflanmanızın tam karşılığını veriyor yapıyor
- Dışındakiler için söylediklerinizin aksine
- Ümmete sahip çıkıyor
- Neden bunu görmemezlikten geliyorsunuz
- Amiyane tabirle İpe un seriyor ve zelveyi kırıyorsunuz
- Okta mı yayda mı kabahat
- Konuşurken mangalda kül bırakmıyorsunuz
- Yürüyüşte mitingde aslan kesiliyorsunuz da
- Reise gelince adaletsiz haksız davranıyorsunuz
- Hanı adil olacaktınız
- Adalet kavramını savunuyordunuz
- Niye size bir şey demiyorlar da
- Reisin merhumesine bile küfrediyorlar
- Bu işte bir yanlışlık yok mu?
Şunlara
- Şu Özel ve İmamoğlu’na gösterdiğiniz yakınlığı
- Mazlum coğrafyayı ayağa kaldıran lidere göstermiyorsunuz?
- Şu arkasından gittiğiniz liderler hep koştular
- İmamoğlu’nun kağnısının mazısına yağ sürdüler
- İyi vınlayıp cızırdayıp ses çıkarsın diye
- Sizler neye karşısınız?
- Neyin yanındasınız?
- Bak yine sizleri şer ittifakına çağırıyorlar gidecekmisiniz?
- Gidersiniz gidersiniz
- Hem gönüllü gidersiniz
- Hem gebesiniz.
Şu mu denilmek isteniyor. ‘Bize ne bizim savunduklarımızın olmasını canı yürekten istiyoruz. Ancak neyi istemiyoruz. ‘Bu iş Reisin eliyle olmasın’. ALLAH BÖYLE TAKDİR ETMİŞSE SİZE NE OLUYOR.

























Yorum Yazın