En kutsal sayılan mesleklerden biridir, öğretmenlik.
Kutsal olduğu kadar meşakkatlidir de.
Pek çok engeli aşmanız gerekir, öğretmen olabilmek için.
Ancak bu engelleri aşarken kurtaracağınız hayatları düşünmek sizi daha sağlam adımlar atmaya iter.
Gülerek, severek, merhametle...
Çünkü öğretmen olmak demek; solmak üzere olan bir çiçeğe su olmak...
Akıp giden bir suya ise yol olmaktır.
Batan bir güneşin, ertesi gün daha büyük bir umutla yeniden doğacağına inanmak ve inandırmaktır.
Minik ellere, cesur yüreklere, zehir gibi beyinlere, Işıl Işıl parlayan gözlere dokunmaktır öğretmenlik.
Ancak bu tablo son yıllarda bu kadar güzel devam etmiyor, öğretmenler için.
Öğretmen olmaktan çok öğretmen olamamak konuşuluyor.
Çünkü olamamak olmaktan daha da zor.
Öğretmen olamamak; Öğretmenlik lisansından mezun olup yıllar yılı KPSS'ye hazırlanmak demek.
"Bu yıl olmadı, seneye inşallah" cümlesini kendine arkadaş edinmek...
Hayırlısı böyleymiş deyip zor olacağını bile bile kendini teselli etmektir.
Öğretmen olamamak; Epeyce çabalayıp atanamazsan sen öğretmen değilsini işitmektir.
Her ay sanki on bin yirmi bin öğretmen ataması yapılıyormuş gibi çıkan haberler sonrası," Sen hala atanamadın mı? Bak yine atama oluyormuş, demek ki sen çalışmıyorsun."vs. cümlelerine cevap aramak, susmak, gülüp geçmeyi öğrenmektir.
Öğretmenlerin girdiği sınavlara ne kadar masraf yaptığını söylemekten çekinen ancak öğretmenler alan sınavında sınıfta kaldı diyerek yaygara yapan medya ile de yüz göz olmaktır.
Her şeye herkese karşı mücadele vermektir.
Öğretmen olamamak; Sınavlarla yatıp kalkmak...
Rüyalarında konuları tekrar etmek demektir.
Sınavlar yetmiyormuş gibi bir de mülakata girip acaba komisyon bana kaç puan verecek diye düşünmektir.
Sürekli değişen sisteme sindiremeye sindiremeye çaresizce ayak uydurmaya çalışmaktır.
Eğitimi öğretimi birbirinden ayıramayanların elinde eğitimin oyuncak olduğunu görüp kahrolmaktır.
Tüm enerjisini, yaşam sevincini, sınıflarda öğrencileriyle geçmesi gereken gençlik çağlarını evinin bir köşesinde yaşlanmaya bırakmaktır.
Her geçen yıl şiddetle artan sıkıntılar ve ümitsizlikle, daha da karanlığa gömülmektir.
Öğretmen olamamak; Kadrolu olmadı, sözleşmeli de olmuyor, ücretli öğretmenlik olsun razıyım diyerek ilan edilecek kurum listesinde bile kendi ismini görememektir.
İşin ehli olmayanlardan olanlara sıra gelmiyor çünkü.
Sonuç olarak 400 bin üzeri öğretmen atama beklerken yıl içerisinde 10 bin 20 bin gibi ayrılan kadro sayıları devede kulak kalıyor.
Öğretmen olamayan kesim çığ gibi büyüyor, atanacağı günü üç beş sekiz on yıl da geçse dört gözle bekleyerek.
Öğretmen olmak için yola çıkmış gönüllere, "Öğretmen olamıyorsanız alternatif arayın" gibi basit bir cümle kurmak yerine umut kıran değil, ümit ettiren olmayı deneyin.
Onlara kulak olun ses olun gerçekleri gören göz olun yol açın...
Yorum Yazın