Kalite kontrol AQL (Kabul Kalite Limiti - kabul edilebilir kalite sınırı) kuralda hata seviyesi
Kritik (%0 hata) kabul edilemez/edilmez
Macor (%2.5 kusur) toplam %2.5 aşarsa kabul edilmez
Minör (%4,00 kusur) toplam hata %4,00 geçerse kabul edilmez
İki sarışın
Daha önceki bir makalede iki sarışına dikkat çekmiştim. Şu anda iki sarışın ülke için sorun olmaya devam ediyorlar.
Aşırı hırs
Bediüzzaman Said Nursi'nin sözü 'bir konuda aşırı hırs göstermek o konularda hasar verir'. Milletin Anadolu İrfanının imbiğinden süzülerek Tarihte birçok atasözü de oluşmuştur. İbret alınsın diye. Bu atasözlerinde katiyetle hakaret kastı yoktur, yol göstericilik ve ibret vardır:
- 'Hatta kancık kör enik gunnar'
- 'Evdin meyveyi göğle/gööle yedin'
Siyaset
- Siyaset devlet malı ile yapılıyor
- Devrim devlet imkânıyla
- Hırsızlık devlet makamıyla
- Parti devleti parasıyla satın alınıyor
- Bu kadar ucuzluk/ucuza olmaz be
- Sıfır sermaye ile bu kadar zengin olunmaz yahu .
Kırıkkale'ye 'Yalan söyleyen tarihten utansın' açıklamasıyla Mustafa Müftüoğlu'nu fi tarihinde konferans için tik konferansa getirmiş. 1960 yılında devlet kesesinde yapılan ihtilal sonucu temel olması için Cemal Gürsel'i İzmir'den Ankara'ya getiriyorlar, bir bilgi kaybı. Ankara'ya kadar sıkıntılı. Durumun ona tebliğ edilince 'TSK adına yönetime el koydum' diyor basın toplantısında. 'Ben böyle hiç bedava kahramanlık görmemiştim' dedi.
Sıfır Masraf
FETÖ de sıfır masrafına kalkışmaya kalkışmadı. Asker, polis, tank, top, uçak ne varsa depolanır hepsi. Ceplerinden bir kuruş çıkmıyor. Bu hal şimdi devleti ele geçirmek ve garanti istikbal için ve gelecek için kullanılan siyasi. Rol modeli bu tarz oldu. Derler ki Mit Başkanının Genelkurmay başkanıyla görüşmesinden işkillenen Fetöcüler kalkışmayı acele ön alınca kaybettiler.
İmamoğlu ve Özgür Beyler de benzer hatalar yaptılar. Diplomanın sahteliği, açılan dava, kurultayın iptali, usulsüzlüklerin devlet tarafından tespit edildiği haberin toplanması, birde enselerinde Mansur gibi bir kamburu kırsalı yavuz hırsız misali evdiler acele ettiler ve sonunda kaybettiler. Şimdi ise gürültü ile suçlarını bastırmaya çalışıyorlar. Erken doğum, prematüre doğum oldu.
Kamu malından biriktirilen para ile devleti bırakan partileri bile usule uygun satın alamadılar. Bizim muhafazakar dindarlar ise Ekrem yeğenleri için iyi üfüremediler, üfürükçülükleri yerine oturmadı. Veya duayı Bedir de karşı tarafında yaptığı gibi yanlış yapılmıştır.
Allah beygini şaşırttığını… Gibi o…' denilir ya. Aynen öyle mi oldu yoksa. Kendi iplerine dolaştılar. 'Kazın cücüğünü güzün sayarlar'; Çağlayı göğle, göğ iken yediler ve dişleri kamaştı. Birbirleri ayrılıyor, ısıramıyorlar da kamaşık diş ile.
Tüm bu gürültüyü acele edip planlarını erkenden alarak değiştirdikleri için yapıyorlar. 'B' planları idi. 'A' Planı her zaman birinci parlaklıktır. Her zaman okka dört yüz dirhem bilmiyor. Her şey para ile olmuyormuş demek ki. Bunların arasında ikinci duruşmadan sonra alacakları cezaları gördükten sonra göreceksiniz. Asıl e-postaların ardından da oluşturulacak. Ancak gürültü sermayesini erken tüketiyorlar. Daha sonra bir miktar bile bırakmıyorlar. O zaman sesli olarak sesli olacaklar.
Öyle doğmadık dosyalamıyorsun, her zaman tutmuyor. Biz erkenden Cumhurbaş kanı adayımızı açıklayalım da arkamızdaki olası kambur ve yüklerden bir an önce kurtulalım denilmekle olmuyor. Nasıl olsa erken açıklandığımız adaya ceza verilmez, kanun işletilemezler böylece tüm hırlı hırsızlardan ve diplomadan, diğer suçlardan aklanmış olacaklarını düşlediler hep. En ağır yük ve kambur olarak ve partilerde yadırkı ve devşirmelerde Mansur'dan da kurtulmuş olacaklardı. Her şeyin olduğu gibi hızla zaman içinde bile çalarlar.
İnandırıcılık kategorisi
Sokrat'a baskı yapmışlar, 'Allah yok edeceksin' o da kendine söylenmiş 'Yok desem de var.' CHPliler sonunda bu sınıfa girecekler. Şimdilik 'katiyyen çalıştırılan yok karar siyasi diyorlar'. İddianame hazırlanıp duruşmalar başlarken daha da ayrıntıyı dağılıncaya kadar ona ne kadar inanırmış görünseler de 'canım biz yok dediysek o kadar uzun boylu değilmiş' demeye başladılar. Olası mahkûmiyette ise; var olan şey bizim dememizle yok olmuyormuş' diyebilirler belki.
Peki, 'küçük' partiler değerlendirmeleri tamı tamına açıklayamayabilirler ve suskun puskun utanmış edasıyla yarı doğru yarı yanlış biçimi açıklayabilirler.
Peki, emanetçininde emanetçisi hiçbir varlığına sahip olmayan çıkamayan muhafazakâr dindarlar/kindarlar, görüşlerinde döneklik(!) yapmama adına üfürükçülüğe devam edebilirler ona halde.
İttifak
verileri gibi; 'ittifak' yasası ilk çıktığı gibi değil. İttifakın toplam oyları genel barajı aşabilirse partilerinin aldığı oy değerlendirmeye alınıyor. Bir seçim etrafında partileri vekil çıkaracak kadar oy alınabilecekse vekil ortaya çıkacak. Aksi halde sanal oluyor. Bir işe yaramıyor. Bunun için geçen seçimde partilerini seçime sokmadılar. Adaylarını CHP listelerinden hülle yoluyla koydular. Çıkan milletvekili istifa ederek kendi partisine geri döndü. YRP ve İYİ partisinin ittifakının gerçekleşeceği görülüyor. Ötekileri de katılabilir. Bu kadar çoklu ittifak kaybedilebilir. İnandırıcı olmaz. CHP tekrar Hülle tedavisine girmez. YRP ve İYİ parti seken, kararsız ve gönülsüz oylara talip oluyor. Aksi takdirde kaybedebilirler. Seçime giderken bilenen oylar iki ana yatağa akabilir. 2023 de böyle olmuştur. Zira sistem ikili seçime yönelmektedir. Bu dünyanın her yerinde benzer.
NAKBA/NAKBE
Nakba/nekbet (felaket) 1948'de başladı. Türkçe karşılığı 'felaket' anlamındadır. Filistinliler açısından felaket olarak görülen İsrail Devleti'nin aralıklarını ve ardından arıza olaylarını nitelemek için kullanılır. Bakalım bu kelime cümle içinde geçecek.
TORUNLARIM
Şu anda basılmakta olan ' Nurun ezelden sahibi ' isimli efendimizin hayatları konu alan Siyer çalışmamı '… … Her birisi bir cevher olan ve gelecekte yaşayacağın torunlarıma ithaf edeceğimi demiştim'. Geçen mezuniyet töreninde Bilkent'in birinci bölümünde torunum Zeynep Esra'nın konuşması ve Filistin konusunda söylediklerinden çok duygulandım. Emeğimin zayi olmadığını gördüm. Ve diğerlerinin haklarının olduğu sürenin düşmemesi gerekiyordu. Övünmek gibi olmasın altı çocuk on üç torun:
- Hüseyin Furkan: Emniyetçi
- Yusuf Emre: Makine Mühendisi
- Başak İrem: Avukat Akademisyen Doktora
- Şeyma Nur: Moda tasarım
- Zeynep Sena: Diyetisyen
- Elif Sare: Bilgisayar Mühendisi Uzman Yardımcısı
- Zeynep Esra: Kentsel Tasarımcısı ve Peyzaj Mimarı
- Şule Rabia: Bilgisayar Mühendisi öğrencisi
- Meryem Sonay: Yabancı dil öğrencisi
- Dürdane Feyza: Lise öğrencisi Üniversiteye hazırlık
- Ahmet Yakup: Lise öğrenci
- Ahmed Salih: Proje İmam Hatip öğrencisi
- Ahsen Zümra: Ortaokul öğrencisi
Zeynep Esra'nın mezuniyet töreni konuşmasının Filistin ve Gazze'yi içeren bölümü: 'Ben bu gün burada ne kadar mutlu olsam da içim bir yandan hep buruk. Çünkü biz burada daha yaşanabilir şehirlerin hayalini kurarken çokta uzağımızda olmayan bir yerde Filistin de soykırım işleniyor. Her gün insanlar katlediliyor ve şehirler yok ediliyor. Refah Han Yunus Gazze. Bu şehirler sadece bombalanmıyor ve hafızaları siliniyor. NAKBA/NAKBE (Felaket) 1948'de başlayıp halen devam etmektedir. Ben bir Peyzaj Mimar olarak biliyorum ki, kim zeytin ağaçlarının sahibi ise onların o örneklerinin asıl sahibidir. Filistin Filistinlilerindir. Filistin'in nehirden denizde özgür olduğu bir gelecek düşlüyorum. Bu düşü benimle paylaştığım herkese teşekkür ediyorum. Özgür Filistin. Özgür Filistin.
Dostlar sıra ile gidiyor:
Mehmet Saim Altunbaş, Ünsal Çakmak ağabeylere
Allah'tan Rahmet diliyorum. Mekânları Cennet, Efendimize komşular olsun.

























Yorum Yazın