Modern filozofinin babası ünlü bilge,Descartes: “Düşünüyorum,o halde varım” diyeli bilmem kaç yüzyıl oldu.
Her gün düşünüyoruz.
Hatta her saat her dakika...
Geceden mi kalıyoruz yoksa sabahtan mı dalıyoruz bu düşünce deryasına kestirmek zor.
Akşama ne pişirsem?
Bugün mavi gömleğimi mi giysem?
Acaba sınavı geçebilecek miyim?
Toplantıdan ne gibi sonuçlar çıkacak?
Vs. vs.
Bazı anlarda da ”hey Allah neler yapmışım neler düşünmüşüm bu kadar” diye kendimize hayret eder oluyoruz.
Akşama kadar niceleriyle uğraşıyoruz.
Bir de bu düşüncelerimizi paylaşacak bireyler arıyoruz.
Bazen doğru insanı buluyor anlatıyoruz bazen de doğruluğuna bakmadan sırf o anki düşünce hengamesi geçsin diye konuştukça konuşuyoruz.
İnsan insana hep muhtaç ancak öyle bir an geliyor ki,onca kalabalığın içinde bırakın düşünce,dert,tasa anlatacak birini bulmak etraftan çıt bile çıkmıyor.
Peki bu noktada insan ne yapabilir?
Herhalde içinde tutup patlayacak değil.
Tabii ki kendisini,kendine anlatma yolunu denemeli.
Düşünerek kendisini hatırlamalı.
Siz hiç yaptınız mı bilmiyorum ama ben çok denedim.
Düşünüyorsam ve de varsam,neden konuşmayım kendimle?
Sohbet için bir ben vardım kendime.
Başladım anlatmaya.
Bazen oldu kırgınlıklarımı bazen oldu pişmanlıklarımı bazen de unuttuklarımı,sevinçlerimi,özlemlerimi…
Hepsini hepsini…
Hatta o kadar çok anlatmışım ki,bir ara boğazım kurudu.
Bir bardak şekersiz çay istedim.
Çay geldi ama bardakta kaşık,
Neyse dedik alışkanlık.
Zaten heybemi öylesine doldurmuşum ki bir kaşık olsa da hoş olmasa da deyip yoluma devam ettim.
Sonra bir ara sustum ve sükut içinde etrafımı izledim.
Oh dedim,rahatladım,ne de güzel dinledim.
Özetle diyeceğim o ki;hayat büyük bir meşgale.
Bu meşgalede varlığınızı asla unutmayın.
Başarabileceğinize inanın.
Kendinizi sevin,varlığınıza şükredin.
Düşünün,anlatın,dinleyin,gülümseyin.
Yorum Yazın