‘İsmiyle müsemma’
İsrail yönlendirmiş, Suriye’yi parçalamak üzere Süveyda bölgesinde yaşayan DÜRZİLER ayaklanmış ve İsrail’i yardıma davet etmişlerdir. Bu olayla Dürzi kelimesi önem kazan mıştır. Bende bu kelimeyi ve halk arasındaki anlamlarını araştırmaya çalıştım. Argo kelimelerle anlatılması konunun karakteri gereği olduğunu arz ederim.
Dürziler
Ortadoğu kaynaklı Sabiilik ve Yezidiyye gibi dinlerin etkisiyle, 11.yüzyılda Şia mezhebinin bir kolundan köken olarak ortaya çıkmış olan tek tanrılı bir dini inanç topluluğudur. Bu dine inanalara Dürzi denir. Kurucuları Hamza b.Ali. 375/985 yılında Horasan’ın Züzen şehrinde doğduğu sanılmaktadır.
Dürziler; Suriye, Lübnan ve İsrail’de yaşayan bir dini topluluğun mensubu.
Lübnan nüfusunun yaklaşık %5 ini oluşturur.
Suriye Nüfusunun yaklaşık %3.2 sini oluşturur. Tahminen 700.000 civarındadır.
İsrail’de yaklaşık 150.000 Dürzi var.
Dürzilikte İslam’daki klasik ibadet şekilleri terk edilmiştir
Namaz, Oruç, Hac, gibi ibadetlerin yerine
Ahlaki kurallar ve sır tutma esastır
İbadetleri bireysel ve gizlidir
İnançlarını açıklamamakla yükümlüdür
Kuzenleride dâhil olmak üzere aile içi evlilik yapabilirler
Dürzi inancının dışında evlilik yasaktır
Argoda dürzü: Ağır bir sövgü ve hakaret sözü olarak kullanılır.
Halk arasında dürzü: ‘Seni gidi seni Dürzü’ ‘Karısını veya baldızını pazarlayan ele veren’ ‘Kavat’ ‘Pezevenk’
ÜÇ (D) formülü
Bizim bir arkadaşımızın 3 (D) formülü; Zamanın behrinde bazı siyasi haksızlıklara ve kendisine yapılan vefasızlığa isyan eder, karşı çıkar ve bu formülün oltasına takılanları ve kapsamını içerenleri nükteli bir benzetmeleriyle anlatmaya çalışırdı.
Dürzü
Dümbük
Deyyus
‘Kırk dürzüden bir Dümbük
Kırk dümbükten bir Deyyus oluşur’ derdi.
Haber
‘İsrail düğmeye bastı! Dürziler üzerinden Suriye’yi parçalamak istiyorlar’.
Allah’tan Ümit kesilmez
Yahudi ve İsrail bir sapık anlayışlarından dolayı, ‘Arzu Mevut’ dan yani Nil’den Fırat’a kadar hâkimiyetin kendilerine verildiğine dair sapıkça inançları ile Gazze’yi ve bütün dünyayı esir almıştır.
Bir anı
“İsrail’in kuruluşunu Müslüman Devletlerarasında ilk tanıyan biziz. 28 Mart 1949. Mahmud Topbaş’ın Vehbi Efendiden bizzat dinleyen Konyalı Arif Etik hocadan nakline göre; İsrail Büyükelçisi Ankara’ya geldiğinde memleketin en iyi hocalarından biri ile görüşmek istemiş. Hülasat’ül Beyan tefsirini yazan Konya Hadimli Mehmed Vehbi Efendi ile görüştürmüşler. Elçi havalı bir biçimde “Hani Peygamberin Buhari’de anlatılan bir Hadisi şerifine göre, ‘Yeryüzünde Yahudi kalmayacak’ diyor ‘Yeryüzünde bir tek Yahudi kalmayacak. Hatta bir taşın arkasına bile gizlense, taş dile gelip söyleyecek’ diyordu. Bak biz devlet kurduk’ demiş.
Mehmed Vehbi Efendi ‘Ben Buhari’yi tercüme ettim ve bastırdım. O hadisi tercüme ederken hayli düşündüm. ‘Ya Resulallah, yeryüzünde Yahudi kalmayacak diyorsun. Biz bir Yahudi avına çıksak nerede bulalım biz bunları? Birisi Alaska’da, birisi Afrika’da, birisi Amerika’da, birisi Japonya’da. Millet bunları avlamakla bitiremez Ya Resulallah’ diye çok düşündüm. Ne zaman ki siz, İsrail’de devlet kurdunuz. Radyodan haber olarak dinleyince seviniverdim. ‘Ya Resulallah dediğin çıkıyor. Bunlar dünyanın her tarafındaki Yahudileri oraya toplayacaklar’. Bizim Hadim’de keklik avı yapılır. Keklikler sabahleyin karınlarını doyurunca çok susarlar. Su göletlerine su içmek için koşuşurlar. Avcı da bir gün evvel gölettin başına küme kurar. Geceden gelip otururlar. Bir tetik çekti mi en az 5-6 tane düşer. Siz dünyanın her tarafından İsrail’e bir toplanın bakalım. Biz de silahlarımızı alıp yallah deyip yürüdük mü sizleri hazır bulalım. Dünyayı dolaşmayalım’ demiş”(M.Toptaş Şifa Trfsiri)
Benzer bir durum
Peygamber Efendimiz zamanında da benzer bir durum olmuştur. Yahudiler Medine bölgesinde ikamet ediyorlardı. Üç ana kabileleri vardı.
Beni Kaynuka
Beni Kurayza
Beni Nadir
Peygamber Efendimiz Hicrette Medine’ye geldiğinde diğerleriyle olduğu gibi, Yahudilerle de Sözleşme imzalamıştı. Sonrasında yaramazlık yapıp sözleşme hükümlerine uymayınca bunları sürmüştür. Hayber Yahudilerini de ekip biçmek üzere arazilerin üretiminden pay almalarına izin vermişti. Sonrasında Hayber Yahudileri de Hz.Ömer zamanında sürüldüler. Böylece dünyanın çeşitli yerlerine dağıldılar bir daha yer ve yurt edinemediler. Ta ki İsrail Kuruluncaya kadar. N.Fazıl rahmetli şöyle değerlendirir: ‘Ezeli ve ebedi nasipler bu… İhanet ve sonra zillet… Birini edecek ve öbürünü görecekler…’ akıbetleri geldi gibi görünüyor. Bu kadar kudurmuşluğun sonu, Allahualem hadisin dediği gibi bitecek. Yanlarında ABD ve Avrupa birliğini de bitirecekler.
Külli inkâr
CHP külliyen inkâr ediyor yolsuzlukları. Bir defa yok dedi var diyemiyor. İnkârda inatlaşma devam ediyor. Bu bir plan dâhilinde yapılıyor. Önceden güzergâhı belirlenmiş bir yol izleniyor. Akıldaneleri planlayanları stratejitleri ister içeriden, ister dışarıdan veya her ikisi birlikte olsun, bu düşünce uygulayıcılarını yormaya başladı. Propagandistler, sözcüler yorulmaya başladılar.
Yolsuzluğun sessiz suçluları
Ben bu söyleyeceklerimle genel konuşuyorum. Ferdi hedef almıyorum.
Sağın ve dindar, muhafazakâr kesimin her meslekten bazı akil insanlar ise
Sessiz kalarak,
Kabul beyanında bulunmayarak,
Adını anmayarak,
Yolsuzluk konusunda görüş beyan etmeyerek,
Yolsuzlukları göz ardı ederek,
Yolsuzluğa ihtimal vermeyerek,
Asıl, esası değil usulü öne çıkartarak
Bu suça sanki ortak oluyorlar.
Eğer sizde veya sizlerde
Özgür Özel gibi külliyen inkâr ediyorsanız,
Yargı mensuplarını iktidar adına darbecilikle suçluyorsanız.
Ortada yaklaşık 600 milyarlık yolsuzluk iddiası varsa,
Bu iddialar ile ilgili görüş beyan etmeyerek
Esası göz ardı etmiş oluyorsunuz.
Neden ellerine kelepçe vuruluyor,
Gözaltında çok bekletiliyor,
Hâkime geç intikal ediliyor,
Hasta olanlar tutuksuz yargılanmıyor,
Şüpheliler yine tutuksuz yargılanmıyor,
Yurt dışına mı kaçacaklar, vs. vs. vs.
Bu yolla veya yollarla yolsuzluğun esamisi okunmadan
Dolaylı yoldan veya yollardan şark kurnazlığı yaparak
Reise yüklenmekten gizli kar etmiş ve zevk almış mı oluyorsunuz.
Müzevvir-Muhbir
CHP li veya suça ortak olmuş müzevirler-muhbirler olmasa, yeni yeni ihbarlar olmasa, bir an önce İddianame hazırlanır ve durum halkın önüne hukuki esas ve usulleriyle konmuş olur. Nasrettin hocanın evine hırsız girince, Hocayı tedbirsizlikle suçlayanlara ‘Yahu hırsızın hiç mi suçu yok’ demiş. Ortada büyük oyun var gibi. Devletin parasıyla devleti ele geçirme planı. CHP nin umudunu bir kişiye bağlamak, ne vahim bir şey. CHP nin imkânlarını bir kişinin ali (!) menfaatları için kullanmak asıl suç buradadır. CHP 1950 den sonra seçimle işbaşına gelip sınanmadı. Ne zaman belediyelerde sınandı ise başarısızlık çıktı ortaya. Eğer bir de iktidarda sınansa ülkenin vay haline.

























Yorum Yazın