Bir gören, bir söyleyen ve sağır sultanı bile yerinden kaldıran tek isim, gerçek lider Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan…
Ne dediyse oldu. Neyi savunduysa dünya o noktaya geldi. Darbeye darbe dedi, sözde demokratlar sustu. FETÖ’nün gözü dönmüş teröristlerini maşa gibi kullanarak Türkiye’yi işgal etmek isteyenlerin karşısına bir mesajıyla milleti dikti; darbeye darbe vurdu. Darbe planlayıcısı, destekçisi ülkelerin sözde liderleri utancından kızardı, bozardı… Anadolu’nun o güzel deyimiyle dilleri kıçlarına kaçtı; haftalarca ağızlarını açıp konuşamadılar.
170 liderin katıldığı BM Genel Kurulu 71. Dönem Genel Görüşmelerinde kürsüye çıkan Erdoğan, dünyadaki adaletsizliği, bu adaletsizliğin mimarı ülke liderlerinin de yüzüne haykırdı. Bir kez daha, BMGK’daki 5 daimi üyenin dünyadan daha büyük olmadığını ifade eden Erdoğan, bu sistemin değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
FARKLI BİR KONUMDA…
Avrupa, ABD ve dünyanın birçok ülkesi gerçek anlamda bir lider ve liderlik sorunu yaşarken, Erdoğan parmakla gösterilen bir lider oldu… Bu özelliği kendisini içte ve dışta çok farklı bir konuma yükseltiyor.
Örnek:
MAK Danışmanlık 15 Temmuz darbe girişiminin ardından , 27 Ağustos- 2 Eylül 2016 tarihleri arasında kamuoyu araştırması gerçekleştirirdi.
Sonuç:
Yüzde 71.15’lik kesim, tekrar Erdoğan’a oy vereceğini belirtti. CHP’li seçmenin yüzde 34’ü, HDP’li seçmenin de yüzde 36’sı, “Oyum Erdoğan’a” dedi. Araştırmada, “Yarın seçim olsa oyunuzu hangi partiye verirsiniz?” sorusu yöneltildi. Kararsızlar dağıtıldığında katılımcılardan yüzde 53.55’i “AK Parti” yanıtını verdi. CHP’nin oyları yüzde 22.25’e gerilerken, özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası sergilediği duruşla dikkat çeken MHP’nin oylarının yüzde 14.7’ye çıktı, HDP’nin oyları ise yüzde 7.5’e kadar geriledi.
Bir başka dikkat çekici sonuç ise şu:
“Türkiye’nin stratejik ortağı olduğu düşünülen ABD’ye güveniyor musunuz?” sorusuna verilen cevap çok çarpıcı. Katılımcıların yüzde 90’ı “Hayır, güvenmiyorum” derken, sadece yüzde 4’lük kesim “Evet” dedi.
15 Temmuz darbe girişimi başarısızlığa uğratılan FETÖ ise tam bir lanetli durumuna düştü. FETÖ ile mücadelede hükümeti başarılı bulanların oranı ise yüzde 72.
TÜRKİYE’NİN GÜCÜ…
Türkiye gerçekten çok güçlü ve tehditlere, tehlikelere karşı çok sağlam duruyor. “Kontrol edemediğiniz güç, güç değildir” denir ya; Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan sayesinde artık gücünün farkında ve onu kontrol eden bir ülke halini aldı. 6 milyon civarında bir Türk diasporası var ve bunlar dünyanın her yerinde faaliyet gösteriyor. Çok yakında bu gücün meyvelerini toplamaya başlayacağız… Türk pasaportu artık dünyada itibarlı hale geldi.
Ya Avrupa…
LİDER SIKINTISI VAR
Avrupa, ekonomik krizin etkilerini atlatabilmiş değil. İflas eden ülkeler, birbirlerine kuşkuyla bakan siyasetçiler, herkese, “Avrupa’da lider ve liderlik sorunu var” dedirtirken, Türkiye başta ekonomi olmak üzere her alanda yükselişini sürdürüyor.
Dönemin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 15 Mart 2012’de ne demişti?:
“Bugün bakıyoruz Avrupa'ya, birçok ülkede ciddi bir siyasi liderlik sorunu var. Bir zamanların istikrar birliği olarak görüldüğü AB, ortak hareket etme konusunda zafiyetler göstermeye başlayan bir tablo arz ediyor.”
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik, 20 Haziran 2016’da ne demişti?:
“Avrupa’da ciddi bir liderlik krizi var. Öncü yok, lider yok. Hatta ben yarın sabah gazetesinde orada dedim, bunlarda lider yok, hiçbir şey de yok, yol gösterecek adam da yok, rehber de yok. Biz en iyisi bu Tayyip Erdoğan’ı klonlayalım, her ülkeye bir tane verelim.”
Başbakanlığı döneminde de Erdoğan’ın danışmanı olan Yiğit Bulut, o sıfatı ile 2 Eylül 2013’te şunları söylemişti:
“Dünyada liderlik sorunu var. Bugün dünyada 2,5 lider var. 1- Recep Tayyip Erdoğan, 2- Putin, 2,5 Obama.”
Dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan da 23.04.2016’da, “Bugün dünyanın da, İslam dünyasının da bir liderlik sorunu yaşadığı çok açık. Türkiye ortaya liderlik koydukça mazlumlar tarafından çok seviliyor. Ama düşmanları da artıyor” tespitinde bulunmuştu…
Hakan Çelik ise, 4 Kasım 2011’de, Posta Gazetesindeki köşesinde, “Avrupa'da lider var mı?” diye soruyordu.
Cevap:
“Avrupa yakın tarihin hiçbir döneminde bu kadar büyük ölçekte lider sorununu bir arada yaşamamıştı. Bugün karşılaşılan ekonomik ve siyasi krizlerin temelinde, önemli oranda, kötü yönetim meselesi var. Avrupa ülkeleri karizmatik olmayan, düşük profilli, daha da önemlisi beceriksiz hükümet başkanlarıyla yönetiliyor.”
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün…
AMERİKA İSE BİR BAŞKA ALEM…
ABD’deki Başkanlık yarışında yer alan isimler, Avrupalı siyasileri aratmayacak hatta daha da vahim bir ‘liderlik mesajı’ veriyor.
Cumhuriyetçi Başkan adayı Donald Trump tam bir ‘milli felaket” ABD ve dünya için…
Donald Trup, ABD’nin yeni başkanı olursa ne yapacak?
Demokrasi örneği olarak; camiler takip altında tutacak… İnsan hakları örneği olarak; boğulma hissi veren işkence (Waterboarding) geri getirecek… Yalandan kim ölmüş örneği olarak; DAEŞ’i, iflahı kesilene kadar bombalayacak… İyi komşuluk örneği olarak; Meksika sınırına duvar çekecek… Uluslararası dayanışma örneği olarak; 11 milyon kayıtsız göçmeni sınır dışı edecek… Kandırmaca örneği olarak; Putin ile çok iyi anlaşacak… Bir panik atak örneği olarak; Çin’in üzerine daha çok gidecek… Çevre düşmanlığı örneği olarak; iklim değişikliği basit bir hava durumu olayı, görüşünü savunacak… Yeni işgallere gerekçe örneği olarak; dünyanın çeşitli yerlerinde yeni Saddam ve Kaddafi’ler yaratılacak…
HILLARY CLINTON
First Ladylikten senatörlüğe ve Dışişleri Bakanlığına kadar ABD politikasında kadar birçok rol üstlenen 67 yaşındaki Hillary Clinton ise, sağlık durumuyla gündemde.
Geçen ay zatürre olup yatağa düşen Clinton, Türkiye’nin içinde bulunduğu bölge için Obama yönetiminde farklı bir yol izlemeyecek gibi görünüyor.
Hillary Clinton’ın seçim vaatlerinden bazıları şöyle: Dış politikada kesinlikle sert bir anlayışla ilerlemek… DAEŞ ile daha güçlü ve düzenli bir şekilde mücadele… Körfez ülkeleriyle güvenlik alanında daha fazla çalışma… ABD ekonomisine dış yatırımları getirme… Morgage kredilerinde yapılandırma… Avrupa’da yaşanan sığınmacı sorununa el atmak…
GARRY JOHNSON
ABD’deki başkanlık seçimlerinin Liberteryen Partili adayı Gary Johnson, cehaletiyle tüm dünyayı şoke etti… Televizyon programında, Halep’teki sığınmacı sorununa nasıl bir çözüm bulacağına dair bir soru yöneltilince, anlamsız anlamsız bakan Johnson, bu soruya “Halep ne?” sorusuyla karşılık verince, soruyu soran gazetecinin “Şaka yapıyorsunuz” şaşkınlığı ile karşılandı. Johnson şaşkın bakışlarıyla hayır deyince, gazeteci kısa bir Halep brifingi verdi…
Irak gibi, Suriye’yi de kan gölüne çeviren ABD’nin başkan adayı, Halep’i bilmiyorsa, dünyadaki lider ve liderlik boşluğunu varın siz düşünün…
ERDOĞAN’IN BM’DE
YAPTIĞI KONUŞMA…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM’deki konuşmasında vurguladığı birçok husus, bölgesel ve küresel sorunlara bakışındaki sağlamlığı gösteriyordu.
BMGK’nin kurulduğu dönemle bugünkü şartların aynı olmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı, bir kez daha, “Beş ülkenin iki dudağının arasına dünyayı mahkum edemezsiniz. Ama şu anda dünya bu beş ülkenin iki dudağının arasına mahkum edilmiştir” dedi.
BM’de Fırat Kalkanı Harekatını da anlatan Erdoğan, Harekatın amacının bölgede fiili bir güvenli bölge oluşturmak olduğunu söyledi ve “Azez'den Fırat'a kadar bir terör koridoru olmaktan çıktı ve böylece burası bir barış koridoru haline gelmiş bulunuyor” ifadelerini kullandı. Tüm dünyanın temsil edilmediği bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin adaleti tesis edemeyeceğine vurgu yapan Erdoğan, "Bunun bir defa gözden geçirilmesi gerekir ve düşünebiliyor musunuz; üç tane ülke Avrupa'dan, bir ülke Asya'dan, bir ülke Amerika, beş ülke. Peki, dünyanın diğer ülkeleri ne olacak? Bunları bir kenara koyuyoruz. Biz diyoruz ki 20 ülke mi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde olacak, bunların hepsi daimi olsun. Dönerli olarak, iki yılda bir bunlar değişebilir, değiştirilsin ve hepsi de dünyayı temsil etmek üzere, tüm dünya ülkeleri burada yerini alsın. Adalet ancak böyle tesis edilebilir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güvenlik Konseyi'ni, temsil niteliği güçlendirilmiş, daha demokratik, adil, şeffaf ve etkin kılacak kapsamlı bir reform üzerinde mümkün olan en geniş uzlaşmayı işte bu genel kurul sağlamak durumundadır. Eğer 'acaba ben sesimi çıkartırsam ne olur?' diye düşünürseniz, biz yanmışız. O zaman biz bu siyaseti yapamayız” dedi.
Siyasetçinin omurgalı olması ve inandığı doğruları seslendirmesi, bunun da arkasında durması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, böyle yapıldığında dünyanın aradığı adaleti bulabileceğini, demokrasinin de ancak bu şekilde sağlanabileceğini aktardı.
Irkçılık ve yabancı düşmanlığının öteki yüzü olan İslam karşıtlığının, yurt dışında milyonlarca vatandaşı olan Türkiye için önemli bir konu olduğunu ifade eden Erdoğan, 10 yıl önce dönemin İspanya Başbakanı ile beraberce öncülük ettikleri “Medeniyetler İttifakı Projesi”nin çağı tehdit eden tehlikeli akımlara karşı kalıcı çözümler bulunmasını amaçladığını vurguladı.
GÖBEĞİMİZİ KESECEĞİZ
Böylesine bir küresel lider ve liderlik boşluğunda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çok büyük görev ve sorumluluklar düşüyor; daha düşecektir de.
Çünkü…
Dünyanın ve özellikle de içinde bulunduğumuz coğrafyanın sorunları böylesine dünyadan bihaber sözde liderlerle çözülemez. Olsa olsa, sorunlar kördüğüme dönüşür…
Yaptıkları da zaten bu. Dünyanın en büyük askeri güçleri koalisyon kurmuş, kendi elleriyle yarattıkları IŞİD denen katiller ordusunu yok edemediklerini ağlıyorlar. Yuh!
Bir de yüzsüzce, “IŞİD’le mücadele 10 yıl sürer gibi” aşağılık cümleler kuruyorlar…
Amiyane tabirle, bunlardan bir yol olmaz… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi, kendi göbeğimizi kesmekten başka çaremiz yok.



























Yorum Yazın