Vural Karahan, Karahan müzesinin içerisinde binlerce tarihi eşya sergiliyor. Karahan Konağı ise göz alıyor. Konağın asma tavanlarını Kalecik karası omcalarından yaptığı hayvan figürleriyle, duvarlarını da özel taşlar üzerine bizzat kendisinin işlediği resimlerle donatmış.
120 YILLIK PANJUR
Oldukça başarılı bir mimar olan Vural Karahan müzesinin içerisinde bini aşkın tarihi eşya bulunduruyor. Kalecik’te 120 yıl önce evlerin pencerelerini süsleyen ahşap Panjur halen aynı güzelliği ve tarihi dokusuyla Müzede yerini almış. Kalecik’te eskiden içerisine kuru üzüm, dut kurusu, sirke, pekmez konulabilen bir küpte yine 120 yaşına rağmen dimdik ayakta. Tereyağ saklamak için kullanılan çömlekler, ev tipi ve terzi tipi boş ağırlığı 6 kg olan kömür ütüleri de 80 yaşın yorgunluğunu atar gibi Karahan müzesinde yerini almış.
TARİHİ EŞYALARI NASIL TOPLADI
2010 yılında müze içerisinde bulunan 150 adet tarihi eşya şimdilerde bini aşar olmuş. Karahan’ın böyle bir müze oluşturduğunu duyan gerek Kalecik çevresinden gerekse İstanbul’dan pek çok kişi uzun yıllar sakladıkları tarihi eşyalarını severek Vural Karahan’a ulaştırmış. Vural Karahan’da aldığı her bir tarihi eşyanın üzerine kim getirip verdiyse ismini yazmayı unutmamış. Bazen de “ elimde tarihi bir eşya var onu satın almak ister misin” diyerek para karşılığı vermek isteyenler oluyormuş, Karahan bunları da boş çevirmeyip, ücreti karşılığı müzesini zenginleştiriyormuş.
150 YILLIK ALETLERİ MÜZEYE BAĞIŞLADI
İşte gönüllü veya ücretli derken, bini aşkın tarihi eşyanın içerisinde doyumsuz bir seyire dalıyorsunuz. Anadolu’da daha çok kullanılan “eski çamlar bardak oldu” sözünü anlatan 80 yıllık bir çam bardağı da Karahan müzesinde yer alıyor. Altı otomobil lastiği, üstü kösele ayrıca sadeceşamrelden yapılmış ayakkabılarda halen yeniliğini koruyor. Sadece ayakkabı değil, eskiden ayakkabı imalatında kullanılan aletlerde Hasan Maden isimli bir vatandaş tarafından Karahan müzesine bağışlanmış. İstanbul Sarıyer’de Ali İhsan Portakal isimli bir vatandaş ayakkabı yapımında kullanılan 150 yıllık tarihe sahip filo bıçağı, Masat ve labunya’yı müze için Karahan’a teslim etmiş.
520 YILLIK CAMİ MIHLARI
Kalecik’in 520 yıllık tarihe sahip Saray camiinde kullanılmış el yapımı mıhlar Recep Bostancı tarafından verilmiş Vural Karahan’a. 100 yıl önce keçi postundan yapılmış kilimler halen özelliğini korurken hemen yanında bulunan beşikte büyüyenler bugün bastonla dolaşır olmuş. Kaleciklilerin düğünden düğüne giydiği ipek dokuma Bağdat Çarı ve Milli kıyafeti 3 etekte yerini almış Karahan müzesinde.
DEDESİ ONUN GURUR KAYNAĞI
Vural Karahan’ın müzesinde gururu haline gelmiş birde resim bulunuyor. O zamanın Türk Tayyare Cemiyeti yönetiminde olan dedesi Av. Atilla Karahan ve cemiyet yöneticileri Kalecik’e ilk tayyareyi getirmenin sevinciyle tayyare önünde çektirdikleri bir fotoğraf bulunuyor. İleri görüşlü bir dedesi olduğunu söyleyen Vural Karahan o dönemlerde dedesinin savaşların hakimiyetinin göklerde olacağını anlatan bir şiir yazdığını söylüyor. Bu şiiride çerçeveletmiş olarak müzesinde bulunduran Karahan böyle bir dedenin torunu olmasından dolayı mutlu olduğunu belirtiyor.
Karahan müzesinde doğal taşlarda yerini almış. Bunlardan en ilginci ise Tıpta ilk beyin ameliyatının yapıldığı neşter için kullanılan Obsidyen (Siyah kadife) taşı da bulunuyor. Oldukça kaygan bir yüzeye sahip taşın ince uzun tarafı ise keskin bir bıçağı andırıyor.
OMCALAR HAYVAN FİGÜRÜ OLDU
Karahan müzesindeki tarih gezimizin ardından üst katında bulunan Karahan Konağında bizi bekleyen sürprizler bulunuyor. 2010 yılında gezdiğim Karahan konağı ile şimdiki konak arasında çok fark bulunuyor. Konağın içerisine girer girmez karşınıza tavana asılmış hayvan figürlerini görüyorsunuz. Bu figürler bana yabancı gelmiyor. 2 yıl önce Vural Karahan’ın arabasının arkasından çıkarıp bize gösterdiği Kalecik omçaları şimdilerde Karahan konağının tavanlarında hayvan figürü olmuş. Özenle boyanmış ve işlenmiş, omcalar olmuş birer zebra, zürafa, puma, aslan, at, yılan, kartal.
TAŞLAR RESİMLERLE HAYAT BULDU
Gözlerimizi bu figürlerde gezdirirken, duvarlarda asılı bulunan resimleri atlamadan geçemiyorsunuz. Vural Karahan bu resimleri Mermer, Granit, Traverten ve Gre taşlarının üzerine akrilik boyadan yaptığını söylüyor. 8 ayda 800 adet resim yapan Vural Karahan resimlerde Dünyanın incisi İstanbul siluetinden, insanlık tarihini anlatan oyma taşlara yapılmış resimlere, Osmanlı çinisinden, Mevlana’ya, Kalecik karası üzüm yaprağının her mevsim aldığı renk tonundan, çocukluğumuzun çizgi kahramanı Retgit ve daltonlara kadar pek çok resim yapmış.
RESSAMLIK BABADAN GELME
Zaman zaman tatil yörelerinden topladığı sahil taşlarıyla da üç boyutlu görüntüler oluşturmuş. Ressamlığı “ailemizden gelen bir yetenek” olarak niteleyen Vural Karahan Babasının da usta bir ressam olduğunu dile getirirken, 2 kızınında Türkiye genelinde resim birinciliği olduğunu söylüyor. Şuan 2. Sınıfa giden torununun dahi çok rahat orijinal resimler yapabildiğine dikkat çeken Vural Karahan “Resimleri yaparken hiçbir ticari gayemiz olmadı. Satın almak isteyen dahi oldu ama böyle bir amacımızın olmadığını bizzat söyledik” diyor.
GÜNDE 2 SAAT UYUYORUM
Vural Karahan bu kadar zamanı nasıl bulduğunu sorduğumuz da ise “Benim günde 2 saat uykum var. Geriye kalan 22 saat bana yetiyor” diyerek nasıl başarılı olduğunu da böyle anlatıyor. Karahan Konağında taşlar üzerine yaptığı resimleri bin adete tamamlamak için çalışacağını ifade eden Vural Karahan açılışını da Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’a yaptırmak istediğini ifade ediyor. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a henüz bir davet göndermediğini ifade eden Karahan önümüzde ki aylarda böyle bir hazırlık içerisinde olacağını ve Bakan Günay’ı mutlaka bu eserleri görmek üzere beklediğini de belirtiyor.
Yorum Yazın